bazı eski sevgililerim hatta eski karımdan da duyduğum bir cümle vardır; "sen futbol cahili, futbol kültürsüzü bir insansın".
ilginçtir hayatıma giren kadınlar bana "futbol cahili" derken kendilerinin "ofsayt" kuralını bilmemesi nasıl bir ironi acaba? (habire futbol delisi kadınların karşıma çıkmasını ise değerlendirmek bile istemiyorum)
bu mevzu şuradan açıldı; biri sözlük içinde mesaj atmış bana diyor ki: "sen ne ukela dömbeleği bir insansın, gidip hemcinslerin gibi futbol goygoyu yapsana" diye... kişinin ismini vermem (işkenceye maruz kalırsam verebilirim), mesajına da cevap vermeye tenezzül etmedim ama sırf gönlü olsun ve "carlamasın" diye futbol hakkında da yazayım bir şeyler...
Bendeniz bu "Süperlig" deyimi gibi görmemişlik kokan "upgrade" çabalarına uyuz oluyorum efendim... Seyirci tarafından rakip takımla dalga geçmek için "kümeye, kümeye" sloganıyla küçümsenen bildiğimiz babadan kalma ikinci küme, "birinci lig" yapıldı... Oldu olacak bildiğimiz eski birinci ligi "Megalig" yapsınlar, ikinci küme Süper olsun, üçüncü küme de Jumbo...
Görgüsüzlüğün dibi var mı?
isterseniz birinci ligi "Giga" yapın... Mahalle arasında top koşturan çocuklar için de, bakın bakalım, Yunanca sözlükte uygun bir terim var mı?
Bizim çocukluğumuzda yaptığımız mahalle maçına, televizyon spikeri havalı olsun diye şimdilerde "street ball" diyor bu görgüsüz ülkede... Bunların nesini ciddiye alayım?
Play-off demek, ittire kaktıra altı maç daha demek. Beşinci ile sekizinci sıralar arasında "haybeden" bir play-off daha (UEFA kupası içinmiş yada değil bilmiyorum), al sana toplam kırk altı maç.
Yani büyük kulüplerin ve maçları yayınlayacak televizyon kanalının biraz daha para kazanmaları demek. Öte yandan seyircinin de biraz daha zevklenmesi demek tabii. Öyle varsayılıyor.
Bu durumda hedef birinci olmak değil, ilk dörde girebilmek çünkü dördüncü takımın da şampiyon olma ihtimali var.
O zaman kim niçin uğraşsın birinci gelmeye? Didinmeye ne gerek var, dördüncü ol yeter, sonrası Allah kerim.
Diyelim ki birinci gelen takım ligi 75 puanla bitirdi, dördüncüyle arasında 20 puan fark var, onlar da 55 puan topladılar. Şampiyon olabilirler! O zaman niçin uğraşsınlar 20 puan daha almaya, açığı kapatmaya?
Beraberliğe yat, ara sıra yenilsen de aldırma, ilk dörde gir... Olmayan futbol kalitesi de büsbütün yerlere düşsün. Ağalar da para kazansınlar taraftarın sırtından.
Birinci bitiren takım playoff'ta kaybetsin de gene cam çerçeve kırılsın... Düşündünüz mü hiç bunları? Düşünmediniz.
şike olayları mesela... o konuda da UEFA'dan yiyeceğiniz tokadı düşünmediğiniz gibi.
Karar almaya korktunuz, bazı büyük takımları küme düşürtmeye maçanız sıkmadı o zamanlar. Türk futbolunun içine düştüğü çirkef temizlenmesin, halının altına süpürülsün yeterdi değil mi?
Kenan Evren bile daha dürüsttü, hiç utanmamış, küme düşen Ankaragücü'nü "Fener, Galatasaray ve Beşiktaş Ankara'ya gelsinler de seyredeyim" diye emirle tekrar birinci lige çıkarmıştı!
Pardon, Süperlig'e. Maxilig'e. Jumbolig'e. Giantlig'e. Ya da ne haltsa.
Ben uzun süredir Türkiye'de maç seyretmiyorum.
Zaten Barcelona-Real Madrid maçlarını gördükten sonra bizim maçlara bakmak, Erman Toroğlu'nun lumpen deyimiyle "şişme kadınla sevişmeye" benziyor.
Daha kibar olsun diye "halı sahada oynamaya" diyelim.