Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Dün akşam senin için döktüğüm gözyaşlarımdan haberin yok. Yakarışlarımı duymuş olamazsın. Duymuş da gelmiş olamazsın. Gecelere savrulan tiz çığlıklarımı hissetmiş olamazsın. Hissetmiş de ellerimi tutmuş olamazsın. Gözlerin gözlerime değdiğinde savunmasızlığımı bilmiş olamazsın. Bilip de halimi sormuş olamazsın. Bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Senin için hergün giderek büyüyen pişmanlığımın, beni nasıl hergün yok ettiğini bilmiyorsun. Yüreğinde ufacık bir noktaya razı olduğumu, küçücük bir tebessümünü görebilmek için seni nasıl beklediğimi bilmiyorsun. Geçmişimdeki herkesle seni nasıl kıyasladığımı, seni kötü edebilmek için nasıl uğraştığımı ama her çabamın bana daha fazla sen olarak tekrar döndüğünü bilmiyorsun. Bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Ayazlara karşı nasıl durduğumu, elinin değdiği kitaplarda seni nasıl aradığımı anlatamam. Gecenin altında, günümün üstünde nasıl şekillendiğini anlatamam. Baktığım her suretin sen olduğunu, içtiğim her damla suya senin şükür olduğunu, hayallerime kahraman, umutlarıma ferman olduğunu anlatamam. Anlatamam dualarımdaki güllerin sana açtığını, bana uzak olsan da sen koktuğunu. Anlatamam. bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
”- Ben demek yakışmaz burada sen var iken; düşer mi söz söylemek, sevgili söylerken?
– Sevgiliye vuslat yaşarken vedalaşmak da nedir ya Rabbi? Gülmek gereken zamanda ağlaşmak da nedir ya Rabbi?
– Beni evvel öldürmüştün, şimdi geri gelip geldin. Maktulüne ciğeri mi yandı katilin? Özlemek, usanmaktan iyi değil mi? Hasret de vuslattan? Eğer kıymet bilirsen. ”