gerekliliğini inkar etmek akıl işi değildir. tüm zabıtaları da aynı kefeye koymak, hepsine aynı acımasız eleştiriyi yapmak kimsenin haddine değildir. buna rağmen dünyadaki en sefil mesleklerden biri olduğunu düşünüyorum.
zabıtalar hakkında genel kanı bilindiği üzere hiç iyi değildir. tek yaptıkları insanların ekmeğiyle oynamak, ekmek teknesi batırmak olarak bilinir. yasaların doğruluğu tartışılır; ama bu kişiler de yasalar gereği vazifelerini yapmak zorundalar. asıl soru şu: tezgah devirmeyi, adam dövmeyi zaten geçiyorum; kötü davranmak, kötü muamele etmek zorundalar mı?
yazık ya, sadece haberlerde gördüğümüz bir tane böyle olay bile tepemizin tasını attırmaya yetiyor. adamın üzümlerini, her şeyini tepe taklak eden mi dersin tezgahı parçalayan mı dersin.. yahu kardeşim bu işin bir uyarısı, oluru, orta yolu falan yok mudur ne bileyim bunlar çok anormal değil mi? bence direkt el koyulması da saçma. ha dersin ki meyvelerini al tezgahına el koyuyoruz, simitlerini al camekanına el koyuyoruz, en azından adamın parası yanmamış olur. ya da ilk sefer için para cezası verirsin. ne bileyim. ya da hiç dokunmazsın gariban adamın elindeki tek şeye, alır götürürsün karakola imzalatırsın tekrarı halinde şöyle böyle diye. bunları ben mi söyleyeyim size? sizin insanlığınız nerede bilmiyorum ki? siz ve sizin başlarınız. bunları yapmak işinize gelmez tabii, üşenirsiniz, uğraşamazsınız. zaten doğru dürüst işler için yardım istendiğinde o işle biz ilgilenmiyoruz jandarmayı arayın dersiniz. jandarmayı ararız ve oradan da tekrar zabıtaya yönlendirirler. meğer zabıta iş yapmak istemiyormuş.
yahu kardeşim ne bileyim, adam satsın ya bırak işte. üç kuruş şey ya kazanacak ya kazanamayacak. 'buna izin verirsek kimse vergi vermez falan' bu ayakları geçin. yok öyle bir şey. bakın bu ülkede 80 milyon insanın en az 60 milyonu razı gelir, der ki:
-yav bırakın adam gariban, yapsın seyyarlığını. bizim kimsenin ekmeğinde gözümüz yok. hem ne yapsın hırsızlık yapsa daha mı iyi?