ben çok gördüm. dışarıda yaralı kuş görse yeşil gözlerinden ince ince akar o yaşlar. filme ağlar yada. burnunu çekme sesinden başka ses çıkmaz ama bilirim içinde apayrı fırtınalar eser. babamın iki ağlayışı acıttı en çok canımı. ilki veli toplantısından dönüşte öğretmenim çekmiş kenara. tüm toplantı boyunca hiç bahsetmemiş benden ama kenarda beni övdükçe övmüş. ''dersleri iyi, çalışıyor da... memnunum ben ama geçen gün defterlerini incelerken arada bir sürü metinler buldum. her şey hakkında yazmış. en iyisi siz ona bir sürü roman ve defter alın, sonra da bırakın yazsın. aklına gelen her şeyi yazsın'' demiş. o gün okuldan geldiğinde kapıyı açtığı gibi bana kemiklerimi kırarcasına sıkı sarılıp ağlamıştı ''aslan kızım'' diye. babamın ilk defa o gün ne kadar güçlü olduğunu fark etmiştim.
diğeri babannemin öldüğü gündü. yatakta yatan buz gibi cesede ''geldim anne. ne olursun aç gözünü'' demişti. babannemin kar beyazı saçlarını okşarken düşmüştü ilk damlası gözlerinden. tam yanağına düşmüştü babannemin. tıpkı o da oğlunu bıraktığı için ağlar gibiydi.
babamın ağlamalarının aksine annemin ağlaması daha çok acıtır canımı. belki de annem daha az ağladığı içindir.