Gecen sefer uzay hakkinda yanlis bilinen bilgilerini paylastik, bu sefer daha genis yelpazede, makro-mikro evreninde yazalim.
On not: bu bilgiler ileri uzay ve kuantum seviyesinden ziyade temel seviyede bilinen yanlislari kapsar daha cok. Zaten ileri seviyeleri yazmaya kalksak, birikim sahibi olsam bile sozluk populasyonuna hitap etmez.
1: atom alti denilince sadece proton, elektron ve notron oldugu yanilgisi;
Atom ana hatlariyla bu 3 parcaciktan olusur. Proton sayisi atoma kimligini, elektron sayisi +/- yukunu, notron sayisi ise elementin izotopunu verir. Ancak atom alti parcacik sayisi bunlarla sinirli degildir. Kuark, notrino, lepton, hadron, muon, mezon ve baryon gibi parcaciklar vardir. Bunlarin bir kismi simdilik bolunemez dedigimiz parcaciklardir, bir kismi ise birlesik parcaciklardir. Unutmayalim ki parcaciklarin kutlesinin buyuk bir kismi spin momentumlarindan ibarettir. Bunlar farkli konular deyip geciyoruz.
2: bulutlarin havada uctugu yanilgisi;
Kafamizi kaldirip gok yuzune baktigimiz zaman devasa gorunumlu bulutlari goruruz. Hatta bazilarimiz bulutlara anlam yuklemeyi de ihmal etmez. Cift basli aslan, kendi kuyrugunu yiyen ejderha, pegasus vs... Yine de bir noktada pek cogumuz hem fikirdir; bulutlar ucar. Aslinda ucmak demeyelim de yuzer. Tipki suyun ustunde yuzen sorf tahtasi gibi yuzer. Bulutlar oz kutle agirligi itibari ile havadan daha hafiftir ve bu sebeple ekolojik duzende suyun sirkulasyonun gerceklesmesini saglayan muhtesem bir doga olayidir. Yeterli agirliga ulasinca da yagmur olarak geri yer yuzune iner. Benzerligi itibari ile ayni olay bir de satrun'un uydusu titan'da vardir. Denizleri, bulutlari ve bildigin yagmuru. Tek fark orada yagan yagmur su degil de sivi haldeki metan ve etandir.
3: bol oksijenin saglik icin olmazsa olmaz oldugu;
Oksijen insanlarin ciplak elle isi olusturmasi icin gerekli yakici yegane gazdir. Ayni gazin vucudumuz icin de hayati onemi oldugunu herkes bilir. Ancak oksijen bile belirli limitlerde oldugu surece yasamsal elementtir. Atmosferde yuzde dagilimini genel hatlariyla ele alacaksak; % 21 oksijen, % 78 azot, % 1 argon ve geriye kalan kucuk miktarlarda gazlar vardir. Solunum yaptigimiz oksijenin artisi sorhosluk hissi, daha yuksek oranlarda ise olumcul hasarlara neden olur. Saf oksijen endustiriyel amacla kullanilir.
4: manyetik alani olmayan dunyada hayatin sonlanmasi;
Herkes duymustur, pek cogu da epey makale okumustur manyetik alan hakkinda. Bizim solar firtinalara karsi kudretli koruyucumuz. Peki manyetik alan nedir?
Tam olarak dunyamizin cekirdeginde yer alan demir, altin, platin benzeri agir atomlarin kutleler halinde birbirine etki etmesi, elektrikle yuklenmesi ve kutuplar araciligiyla devasa bir miknatisa donusmesidir. Manyetik alanimizin gunes firtinalarina karsi bizi korudugunu, gunesin manyetik alaninin da super nova patlamalarina karsi tum sistemi korudugunu biliyoruz. Peki manyetik alan olmasaydi ne yapardik? Aslinda bir sey yapmazdik, kendi halimizde yasamaya calisirdik. Dunyanin manyetik alan degisiklikleri vardir, ortalama 10 bin yilda tamamlanan surecler. Ve bunu dunya 100'lerce kez yapti. Hicbirinde de hayat son bulmadi. Belki gunes firtinalarina daha fazla maruz kalmak ve cilt hastaliklarina yaklasmak disinda. Bu arada manyetik alanda son 2 asirda % 10 kusur dusus oldugu verisi var. Bu hizla giderse 15 asir sonra bir manyetik kutup degisimiyle karsi karsiya kalabiliriz.
5: buzun kaygan olmasi yanilgisi;
En fazla sevdigim kimya olayi budur. Hem akla aykiri bir fiziksel olgu, hem de dusen insanlari gorunce gelen gulme istegi. Tabii arada benim de dustugumu inkar edemem. Bilindigi uzre donmus yuzeylerde yurumek epey zordur, ayni yuzeylerde kizakla ya da benzer materyallerle kaymadim diyene de iyi bir cocukluk gecirmis diyemeyiz. buz; suyun kati halidir, su ise hayatin kaynagidir ama sunu biliyoruz ki su kaygan degildir. Su kaygan degilken nasil oluyor da buz kaygan oluyor? iste burada doganin bir baska nimetiyle karsi karsiyayiz. Suyun yogunluk halini ele alirsak; buhar, buz, kaynama noktasina yakin hali ve 5 derece hali olarak siralamaliyiz. Diger tum elementlerde ve bilesiklerde gaz, sivi ve kati olan siralamada su bir baska illuzyon sergiliyor. Bu sira disi durumda ise suyun en agir hali sivi hali olmasini sagliyor. Bu sebeple donan gollerde donmus yuzeyler dibe cokmek yerine ustte koruyucu bir alan olusturuyor. Gollerdeki hayatin bitmemesi buna borcludur. Ayni hal suyun kati haline basinc uyguladigimizda kati haldeki su molekullerinin reaksiyon gostermesi ile en yogun hale gecisine olanak sagliyor, yani 5 derece hali. Bu da buzun yuzeyinde erime gerceklestiriyor. Buzun yuzeyinde olusan sivi hal de motor dislilerindeki yag benzeri bir etki olusturuyor. Bizim ayagimizin kaymasina sebep olan da, bindigimiz kizagin sorf yapmasini saglayan da aslinda budur.
6: su kac derecede donar, kac derecede gaz haline gecer;
Madem suyla, buzla bu kadar hasir nesir olduk, su konuya da bir aciklik getirelim;
Malumunuz suyun gaz hali icin 100 derece, kati hali icin ise 0 derece gecis isilari olarak bilinir. Elbette bu isilar dunya sartlarinda gecerli olanlardir. Labaratuar deneyleri ya da baska minerallerin karismadigi saf su icin bu sayilar tam olarak gecerli degildir. Dogada yagmur yagmasi isin suyun buharlasmasi gerekiyor, biz de biliyoruz ki volkanik dag agizlari disinda hemen hemen hicbir yerde 100 derece ustu isi dogal yolla olusmuyor. Simsekler muaf bu soyledigimden, zira simsekleri gerceklestiren de yine su buhari. Simdi kaynama noktasi 100 derece olan su bu isiya ulasmadan gaz haline geciyor? Su buhari cok dusuk isilarda bile toz zerreciklerine yapisip havaya, oradan da bulutlara ulasir. Saf suda ise kaynama noktasi 96 derecede iken, gaz haline gecisi 100 derecede gerceklesir. Eger toz zerrecikleri olmasa saf su buhari havaya karisamaz, onu soyleyelim.
Saf suyun asil sasirtici yonu donma isisindadir. Dogada bulunan su 0 dereceye ulasinca suyun etrafinda bulunan diger minerallere ve kati olan parcaciklara baglanarak onlari kendine cekirdek yaparak buzlanmayi baslatir ancak saf suda cekirdeklenme icin her hangi bir kati amteryal olmadigindan; bu islem -48 dereceye kadar dusmeyi bekler. -48 dereceye dusunce uc tane su molekulunun etrafina bir dorduncusu gelerek cekirdeklenme baslar ve donma gerceklesir.
7: gezegenlerin yorungesinin dairesek olusu;
Gezegenlerin gunes etrafindaki yorungesi ne daireseldir, ne de elips. Tam olarak spiral diyebilecegimiz bir yorungede haretek ederler. Gunes samanyolu'daki kozmik adresimiz olan orion kolundaki donusunu yaparken, gezegenler de gunesin etrafinda gok adamizin merkezini dikine kesecek sekilde donus yapar. Bu da gunes'in kacarken etrafinda donen elektronlar seklinde gezegenleri gun yuzune serer.
ilgili gorsel: