öncelikle kendilerine sosyalist ve hatta komünist diyebilecek deliliğe ulaşmış işçi partisi, türk solu dergisi, chp gibi oluşumlara karşı bir eleştiri yazısı yazmayı, siz sol değilsiniz diye figan etmeyi gereksiz hatta deliliğe katkı olarak görmekteyim.
ancak teknolojinin gelişmesi ve tek kutuplu dünya düzeni ile birlikte amerikanın bariz bir şekilde gelişen kültür emperyalizmine karşı tepki göstermenin, sığ, yüzeysel bir milliyetçilik anlayışı olarak adlandırılması beni çok üzüyor, düşündürüyor. murat belge gibi entellektüel altyapasına sadece saygı duyulabilecek, geçmişte mücadeleye bir çok katkısı bulunan bir düşünürümüzün bile, şu anda gözüne bant çekilmiş gibi, başta abd olmak üzere kapitalist ülkelerin özendirmeye çalıştığı bireyci, tüketimi tanrısallaştıran pop kültürü savunması ve buna karşı tepki gösterenleri ''ilkel milliyetçilik duygularına yenik düşen insanlar'' olarak görmesi, beni en hafif tabirle utandırıyor.
hayatın anlamını sadece daha iyi clublara girebilmek, daha iyi arabalar sürebilmek, daha kaliteli ve daha çok tükedebilmek olarak belirleyen sisteme karşı gelmeyi, ''küreselleşmeyi hazmedememek, kapalı bir toplum yaratma hayallerinde koşmak'' gibi indirgemeci bi yaklaşımla algılayanların kendilerine sol demesi, neredeyse ''türk solu dergisi'' nin kendine sol demesi kadar gülünç bir durum.
çünkü aristokratlara karşı kazanılan burjuva devriminin getirdiği '' güçlünün demokrasisi'' kavramını gayet iyi bilen insanlar bunlar.
bilen insana karşı acımasız olmak lazım.
ya çok iyi niyetle ''gözden kaçırdın heralde'' dersin ya da '' çıkarların uğruna veya duygusal düşünerek'' bunları yazıyorsun dersin.
okuyan, özeleştiri yapan sosyalist arkadaşlarımın, ''burjuva kökenli milliyetçilik duygusu''yla, ''bireyci toplum anlayaşına eleştiri''yi çok iyi gözden geçirip ayırt etmesini öneriyorum.