gidişiyle beni beklenmedik derecede üzen yazar. ben bile tahmin etmiyordum böylesini.
ilk önce kendisine teşekkür ederim. kocaman bir teşekkür. ne kadar çemkirsem de mesajla bile bana sarıldığı için. o ince camdan kalbimi ilk günden fark edip kırmadığı için. hayattaki tek sığınağıma sövse de gözü gibi baktığı için. sığınağı bildiği için.
gidişini başkasından duymuştum daha önce. kuyruğu dik tutmaya çalıştım ama bir yerden girmiş o ince camdan içeri. ''gideceğim'' dediğinde o kadar acıdı ki canım. belli edebilecek halim bile kalmamıştı. bir iki şaşkınlık cümlesi yazabildi ancak parmaklarım.
o kafeye gelmeyi istedim sateist, ama cesaret edemedim. belki de senin de hayal olduğundan korktum. biliyorsun beni. bu korku yiyecek başımı. sen gezgin bir çalıkuşu gibi oradan oraya giderken, ben birilerine yada bir şeylere yakalanmamak için korkak bir sincap gibi ağaç kovuğuna kaçacağım hep.
gittin mi gitmedin mi tam olarak bilmiyorum. en son her şeyin hazır olduğunu söylemiştin. mutlu olacağına inanıyorum. ve kendimi oğlu doğuya askere giden anneler gibi hissediyorum! ne olacağını bilmeden telaşlanan, korkan, merak eden anneler gibi. okursan bunu ''sarı... bana bir şey olmaz. baksana öküz gibiyim.'' diyeceğini de biliyorum. aman ne bileyim işte kötü oldum. rüyamda bile oğlunu kucağıma aldım oğlum ben! lanet olası rüyalarım... lanet olası kurgu ve hayallerim...
çabuk gel sende. deli etme beni. daha çevireceğin onlarca makale tutuşturacağım eline! gelmezsen allahıma ben gelirim oraya elimde terlikle!