1. izmir iktisat Kongresinde kendini gösterir. Bu anlamda
izmir iktisat Kongresinde " liberal ekonomi" modeline uygun
olarak " faydacı eğitim" felsefesi benimsenmiştir. Bunun
kanıtı da, faydacı eğitim felsefesi fikrinin öncüsü John Dewey'in
Türkiye'ye davet edilmesidir. ( 1924) Dewey kalkınma için
gerekli eğitim hamlesinin başlatılmasını, eğitim hizmetlerinin
köye götürülmesi ile sağlanabileceğini belirtmiştir. Köye eğitim
hizmeti 1936 da başlamış ve bu tarih de 35.000 köyde ilkokul
yoktur. 16 Milyon nüfusun 12 milyonu köylüdür. Bunlardan
erkeklerin % 76.7 sı, kadınların ise % 91.8 i okur- yazar değildir.
ilk adım 1926 da Milli Eğitim Bakanı Mustafa Nejat tarafından
atılmış "Köy Muallim mektepleri " açılmıştır. Daha sonra 1936
da deneme amaçlı başlayan " Köy Enstitüleri" 1940 da yasallaşarak
Türk Eğitim tarihinde doğan reform olmuştur. 1942 de Hasanoğlan
Yüksek Köy Enstitüsü açılmış ve 1946 da sayıları 21 e ulaşmıştır.
Kuruluşu üzerinden 6 yıl sonra programları ve dersleri değiştirilmiş,
1950 yılında da kapatılma sürecine girip 1954 de kapatılmışlardır.
1950 den sonra " Marshall yardımı" nın gelişi kapatılma süreçlerinin
hız kazanmasına neden olmuştur. Bu yardım içinde "Köy Enstitüleri"nden
vazgeçilmesini sağlayan 12 kadar eğitim projesi vardır.
KÖY ENSTiTÜLERi'nin başardıklarını şöyle özetleyebiliriz:
- Yüzyıllardır biriken feodal toplumun üretim ve yaşam biçimini
ortadan kaldırmaya başlamıştır.
- Bilimsel ve felsefi anlamda laik eğitim başlamıştır.
- Feodal toprak rejiminin değişimi toprak ağalarının kendilerinin
ortadan kaldırılma tehdidinin hissetmelerine neden
olmuştur.
- Sanayi için eğitilmiş, nitelikli iş gücü oluşmaya başlamıştır
- Sanat, edebiyat, bilim teknoloji de olumlu beklentiler oluşmuştur.
- Atatürk'ün özlediği demokratik toplum ve kültür için kurumsal alt yapı
oluşmaya başlamıştır.
- Ataerkil toplumdan çekirdek aile toplumuna dönüş belirtilerini vermeye
başlamıştır.
- Ezberci değil, analitik düşünen- sorgulayan birey yetiştiren demokratik
ve üretici eğitim başlamıştır.
Bu bağlamda yukarıda yer alan özellikler statükoyu rahatsız etmeye
başlamıştır.
Köy Enstitülerini kuranlarda yıkanlarda statükolarını korumak ve
güçlendirmek için hareket etmişlerdir.
Bu emellerini gizlemek için de " Köy Enstitü"lerinin üzerinden politika
yapmışlardır.
Görüldüğü gibi, demokratik kültürden, bilim ve bilimsel düşünceden yana
olmayan her birey ve kurum " Köy Enstitü"lerinin ortadan kaldırılmasında
birinci derecede sorumluluk sahibidir.