şu sıkıcı hayatımda sen de olmasan hepten kafayı yerdim herhalde. sen dürtmesen, arada kaçamak yapmaya yöneltmesen ne yapardım ben? git bir içki al, git bir sigara al demesen? şuna şöyle okkalı bir küfür savur demesen? fantezilerimi tetiklemesen, hırsımı dinç tutmasan nasıl tutunurdum hayata? tüm bunlar için sana teşekkür etmek istiyorum.
senin bana sunduklarının hiçbiri sıkıcı değil. beni dünyaya bağlayan sensin. sen de olmasan zaten yaşamanın hiçbir anlamı kalmazdı. yaratılışın da bir manası kalmazdı. o zaman biz tamamen sana bağlıyız. senin için yaratılmışız. ya da sadece senin tanrı ile girdiğin iddia üzerine öylesine yaratılmışız. çok da önemli değiliz. zaten kimsenin sikinde de değiliz sanırım.
öte taraftan diyorlar ki ''hiç ölmeyecekmiş gibi çalış.'' nasıl yapayım bunu? bunun için hayatı sevmek lazım. hayatı sevdiren de sensin. kuran'da emredilenler değil ki. ben onların tanrının sözleri olduğuna inanmıyorum.
''yalancısının inanamam, gayrı sana güvenemem, yalancısın, yalancısın, yalancısın sen''
sana böyle diyorlar, yalancı diyorlar; ama belki de sen gelmiş geçmiş en dürüst varlıksın. ben senin düşmanın olmayacağım, sen de bana düşmanlık etme. tanrı da seni bağışlayacaktır emin ol. ben inanıyorum.
bence de, dönme, dönme sen davandan. zaten davanda haklısındır belki de. insanoğlunu kolaylıkla kandırabiliyorsun; ama belki de kandırdığını sandığın bu şeyler olması gerekenlerdir. senin günah diye yönlendirdiğin şeyler belki de günah bile değildir, dünyaya tutunmamız için olması gereken şeylerdir. asıl kandırılan belki de sensindir, tanrı seninle alay ediyordur. acımasız bir şaka. senin için çok üzülüyorum biliyor musun?
umarım iyi olursun, böyle tatlı dille konuştum diye de benimle fazla içli dışlı olma tamam mı? benimle uğraşma, beni biliyorsun zaten. getirdiğim bir şey de yok götürdüğüm bir şey de. haydi selametle..