70 ortalarından itibaren özellikle 80 darbesinden günümüze kadar gelen süreçte daha da artarak kendisini gösteren gerçek.
kırılma noktasının oluşturan 68lere kadar böyle bir nefret söz konusu değildi. hatta dönemin sosyalist hareketinin fikri liderleri olan mihri belli, doğan avcıoğlu gibi aydınlar atatürk ilkelerini savunan, türk milliyetçiliği unsurlarını da büyük ölçüde barındıran milli demokratik devrim projesini ortaya atmış, bu teori deniz gezmiş, yusuf aslan gibi devrimciler tarafından da savunulmuştu.
70 darbesinin bu grubu tamamen pasifize etmesi ile birlikte ortam daha çok leninist ideolojiyi benimsemiş olan lumpen ve eğitimsiz bir gençliğe bıraktı. işte bu çarpık yapılanma yeri geldiğinde bölücü terör örgütleriyle birlikte devleti yıkmak için omuz omuza mücadele etmekte bir sakınca görmeyen, kürtçü faşist bir oluşumları da içinde barındıran, eleştiriyi kendi halkının değerlerine hakaret etmek olarak algılayan bağnaz bir kitlenin oluşmasını sağladı.
türkiye'de günümüzde komunizmi savunan bu kitlenin halk düşmanlığın da, atatürk düşmanlığın da özü budur. ilkesizler kendilerine çarpık bir ilke edinmiş gençlik heyecanlarını kılıç artığı eski sosyalistlerin fişeklemeleriyle zinde tutmaya çalışıyorlar. bunu yaparken de atatürk ve cumhuriyet düşmanlığında; dinciler, kürtçüler ve batı emperyalizmi ile aynı görüşleri paylaşmaları dikkatlerden kaçmıyor. ama bu amaçsız nefretleri ile sadece piyon olarak kullanıldıklarının farkında bile değiller.