bir gün girdim bir mağazaya, çok konuşan satıcı kızları sollayıp dibe doğru yürüdüm, aman Allah, birbirinden güzel markası mühim olmayan(viral muhabbetleri çıkmasın diye) pantolonlar, hem de fiyatı da uygun...
Lakin kimisi yeşil, kimisi turuncu, kimisi tuğla rengi, kimisi gülkurusu... Çaresiz siyahını aldık. Aklım da ötekilerde kaldı.
Çünkü eski karım başımın etini yedi: icat çıkarma, yakışır mı sana, görenler ne derler, vs. Mahalle baskısını biliriz, bu da hane baskısıydı herhalde.
Öyle ya, ağır oturmak gerekiyor, ya siyah giyeceksin ya da gri tonları (yok, elli çeşidi değil, o işe bayan yazarlar bakıyorlar)...
Pek pek lacivert, ya da bildiğin blucinin blu'su. Kahverengi zaten tipime gitmiyor, sarışın işidir.
Renkli pantolon giyene yakın zamana kadar "şöyle böyle" derlerdi.
Şimdi moda.
Türk erkeği de sevmiş... Anadolu'dan sipariş yağıyormuş. Hep birlikte kırılmadığımıza göre, bir hikmeti var. "Kitap okumanın delikanlıyı bozduğu" söylenirdi ama bu bozmuyor.
italya' dan çıkıp yayılmış, ama onlar daha çok cart renkleri tercih ediyorlarmış. hatta bazı kadın çalışma arkadaşlarımıza göre bizim erkekler renkli giymek istiyorlar ama dön dolaş koyu yeşil ya da bordoda karar kılıyorlar...
Dar paçaya da "temkinli" yaklaşıyor Türk erkeği, italya'da paçalar 16, bizde henüz 19 santimetre.
Bendeniz, herhalde balık etli olduğum için, şu bedene her yerinden yapışıp adamı istavrite çeviren yeni modaya da ısınamadım, hani neredeyse redingota yakın uzun ceket severim (böylece göbeği de göstermeyecek), bir de otuzlu ve kırklı yılların yellim yelalem pantolonunu, paça elbette dubleli olacak.
Hani yanılıp da italyan paçası giysek, "tripoda konmuş amforaya" benzeyeceğiz!
ama bizde inceden giymeye başladık, iyi de oluyor renkli renkli...
Lakin bu bir devrimdir.
Yalnız "standart burjuva kılığından" vazgeçilmesini demiyorum, Avrupa uzun zamandır kravatı söktü attı, ceket, pardesü ya da palto tarihe karıştı, bu kılık yalnızca işe giden işadamlarına bırakıldı, herkes sırtında boğum boğum kapitone bir anorakla geziyor.
Anadolu'nun renkli pantolon giymesinden söz ediyorum.
Gene de, Osmanlı'nın "rahatlık tutkusundan" kalma bilinçaltı bir dürtüyle, mümkün olduğu kadar "bol" giyinmek istiyor insanlar. Takım taklavatı fazla sıkıştırmaya gelmez, ısındıkça performansı düşer, serin kalmalı değil mi?