günlük bilgi seansı

entry13 galeri
    7.
  1. Bugün biraz "Türkiye' de Neden Uçak Gemisi Yapılmıyor?" "Uçak Gemisi Neden imkansız?" veya "CVN tipi gerekli mi?" gibi sorulara yanıt aramaya vakit ayıralım!

    Ulusal güç, askeri, ekonomik, kültürel, siyasi gücün bileşimidir. Tek başına askeri güç bir anlam ifade etmez: Sonuç alıcı olamaz, alsa bile o sonucu koruyup geliştiremez.

    Gücü bir bölgeye- noktaya aktarmak veya güç projeksiyonunu sağlamak, sadece askeri vasıtaların menzil, büyüklük vb performansları ile sağlanabilecek bir kabiliyet değildir. Askerinizin- Diplomatınızın ya da işadamınızın operasyonunu kesintisiz, sorunsuz şekilde yürütmesini sağlayabileceği en uzak mesafe, ulusal gücünüzün sınırıdır.
    1995 Bosna harekatına Türkiye, hava kuvvetleri ile katılmıştı. Türk Hava Kuvvetleri' nin hassas güdümlü silah sistemleri ile donatılmış ve bel kemiğini oluşturan uçağı olan F-16'lar bu harekatta yer hedeflerini bombalamışlardı.Türkiye'den kalkan bir F-16'nın, harp yükü ile Bosna' ya gidip görev yapıp geri gelmesi mümkün değil. o dönem Türk Hava Kuvvetleri'nin elinde tanker uçaklar da bulunmuyordu, daha doğrusu yeni hizmete girmeye başlamışlardı. Bosna ve daha geniş olarak Balkanlar'ın da Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından yakın çevre; tarihi, siyasi ve ekonomik olarak büyük önem taşıyan bir coğrafya olması nedeniyle kriz vb durumlara müdahale kabiliyeti göz önüne serilmiş oldu.
    Türkiye'de uçak gemisi ile ilgili ilk fikri tartışmalar o dönemde başlamıştır.

    ABD, Rusya, ingiltere, Fransa, Çin gibi ülkelerin kullandıkları uçak gemileri, kelimenin gerçek anlamıyla uçak gemisidir: Farklı yöntemlerle iniş kalkış yapan uçaklar ve helikopterler taşırlar.Boyut olarak en büyükleri ABD' ninkiler. Her bir tanesi birkaç milyar dolara mal oluyor ve bu gemiler asla tek başlarına görev yapmıyorlar: birkaç destroyer, ikmal gemisi ve denizaltıdan oluşan bir grupla beraber geziyorlar. böyle bir kabiliyeti sadece "satın almak" bile onlarca milyar dolara mal oluyor. öte yandan bunları kullanacak, bakımını yapacak binlerce personelin yetiştirilmesi ve tabi ki bu görev grubunun işletme ve bakım masrafları. hiç bir ülkenin kolay kolay altından kalkabileceği bir şey değil.
    Çin mesela, meşhur "Varyag" hurdasını satın aldı, iyice elden geçirdi ve "Liaoning" adı ile tekrar hizmete soktu. Bu gemi uzun süredir eğitim amaçlı kullanılıyor. Çin bir yandan da uçak gemisi operasyonlarına yönelik olarak çok büyük kıyı tesisleri kurdu. Kaç yıldır tecrübe havuzu oluşturmaya çalışıyor. Bir diğer yandan kendi tasarladığı uçak gemisini inşa etmekte.

    Bu tür gemileri yapmak, kullanmak, bakım - tutumlarını sağlamak 1. Lig donanmalarının, okyanuslarla cebelleşen ülkelerin işidir.

    Türkiye gibi ülkelerin donanmaları bir alt ligdedir. 2. Lig diyelim. 2.i Lig donanmalarına "blue water navy" de denebilir, yani açık denizlerde uzun süre bağımsız olarak görev yapabilecek donanmalar. Onları "brown water navy", yani kıyı sularında görev yapabilen donanmalar takip eder.

    Hatta Türkiye' nin "Barbaros Deniz Türk Görev Gücü" ile büyük deneyimler elde ettiği söylenebilir ki hala değerli tecrübeler edinilmeye devam etmektedir.

    Bosna tecrübesinden sonra ekonomi, akıl ve mantığın da altını çizdiği gibi, yukarıda bahsettiğim tipte klasik manada uçak gemilerini inşa etmenin, satın almanın, satın alınsa bile kullanabilmenin imkansız olduğu görüldü.
    Türkiye ise, belli bir plan dahilinde iki gemi için bir yol haritası çizdi kendine: önce daha mütevazi bir doklu çıkarma gemisi, daha uzun vadede ise dikey iniş kalkış yapabilen uçak da taşıyabilen bir çıkarma gemisi.

    ilki, başlangıçta oldukça mütevazi bir gemiydi. bu gemi ile tecrübe kazanılacaktı. Bu güzel bir plandı, Zira Türk donanması bugüne kadar herhangi bir gemiye aynı anda iki tane helikopter indirip kaldırmamıştı. Savaş gemilerinin helikopter pisti ve hangarı var ancak bırakın birden fazla hava aracının operasyonunu planlayıp yönetmeyi, bir tabur büyüklüğünde askeri, tüm teçhizat, araç, ikmal ve iaşesi ile bir iki hafta denizde gezdirebilecek bir felsefi, zihnî, lojistik, stratejik kültür ve tecrübeye sahip değildik. Bu nedenle bu ilk çıkarma gemisi projesi bir nevi ara aşama olarak kurgulandı.

    işte o ilk gemi için belirlenen ihtiyaçlar, istekler zaman içinde arttı, arttı, TCG ANADOLU' ya dönüştü. 25 bin tonluk bu gemi, ispanyol Navantia tarafından tasarlanmış, benzerleri ispanya ve Avustralya donanmaları için inşa edilmiş bir gemi. Türkiye' de lisans altında inşa ediliyor.

    ilk başta ihalede istenen gemi, arkasında uzatılmış bir helikopter pistinde aynı anda iki helikopter taşıyabilecek, hangarında dört tanesini depolayabilecek bir LPD idi; yani doklu çıkarma gemisi (LANDING PLATFORM DOCK". Süreç içinde bu gemi, kısa kalkış - dikey iniş yapabilen uçak taşıyabilen, bir tabur askeri tüm araçları ile barındırabilen bir mini uçak gemisine dönüştü. Bu tür gemilere literatürde LHD (LANDING HELICOPTER DOCK) deniyor. Bu arada abd'nin kullandığı tipteki klasik uçak gemileri de cvn olarak sınıflandırılır (Carrier Vessel, Nuclear)

    Anadolu'nun basında ve kamuoyunda sıklıkla uçak gemisi diye adlandırılması biraz da görünümünden: Düz uçuş güvertesi var, uçak taşıyabiliyor. Bunlara uçak gemisi demek çok doğru değil teknik olarak ama süper yanlış da değil.
    Daha uzun vadede planlanan ikinci gemi için henüz somut bir şey yok. Bir olasılık, TCG Anadolu' nun aynısından olması. Bir diğer olasılık daha büyük bir türevi olması. Anadolu, proje sürecinde nasıl "büyüdüyse", bu gemi de öyle büyüyebilir.
    Klasik manada uçak gemisi (CV, CVN) Türkiye ölçeğindeki bir ülke için imkansızdır. Ancak, daha küçük boyutlardaki uçak gemileri ya da LHD, LHA tipindeki gemiler mantıklıdır.

    Zaten bu gemilerin kullanımı- personel tedariği ve yetiştirmesi vb. gibi faaliyetler için kısa olmayan vadede uğraşacağız.
    1 ...