güçlü olduğumuz dönemlere de bakarsak,
"hun imparatoru istilacı bir yöntemle büyük topraklar ele geçirmiş, özellikle avrupa da yaşayan halklara karşı vergileri sürekli artırarak zulmetmiş, açlıktan süründürmüş, bu yüzden birçok insan intihar etmiştir."
Kaynak götüm
Elde edilen kemiklere ve dişlere uygulanan biyolojik testler sonucunda, Hunlar bölgeye geldikten sonra halkın bir kısmının yaşam şeklinin gayet hareketli ve konargöçer bir hal aldığı gözlemlendi. Bunun tam tersi olarak Hunlardan da bazı insanların yerleşik hayata girdikleri tespit olundu.
Cambridge Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Dr. Susanne Hakenbeck, elde edilen verilerin Roma kaynaklarında anlatılan bilgilerle uyuşmadığını ifade ediyor.
"Roma imparatorluğu'nun son yüzyılındaki anlatımlar şiddet sarsıntısı üzerine odaklanıyorken yeni verilerimiz, sınır bölgesindeki yaşayan insanlar arasında belli bir seviyede işbirliği ve bir arada yaşama durumunun olduğu izlenimini veriyor. Kültür savaşlarından çok uzak bir şekilde, hayat tarzları arasındaki değişimler, siyasi olarak istikrarsız zamanlardaki sigorta poliçesi olmuş olabilir."
Yerel halk ile Hunlar arasında tam bir kültür alışverişinin olduğu tespit edildi.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar, çağdaş Roma kaynaklarında anlatılanın aksine Hunların bölgede herhangi bir barbarlık veya haramilik yapmadığını ortaya koyuyor.
Tarihçiler bu bilgilere yıllardan beri şüpheyle yaklaşıyordu.
Zira Attila'nın düşmanı konumunda olanlar tarafından kaleme alınan kaynakların tarafsız olamayacağı aşikardı. Fakat yazılı verilerin eksikliği sebebiyle bu Roma kaynaklarına itibar etmekten başka çare kalmıyordu. Buradaki araştırma ise tarihçilerin şüphelerini doğrulamış oluyor.
Batıda yıllardan beri süregelen ''Barbar Türk'' algısını biraz da olsa yok etmeye doğru bir adım olması ümidiyle, bu çalışmadan elde edilen sonuçları sevinçle karşılıyoruz.
