"şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. şeytanda eksik olan tek nimet aşktır. şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır..." demiş ve bir sıfır yenik başlamıştır tasavvufta.
şeytan figürü, başta peygamber dahil olmak üzere bir çok islam alimi tarafından itin götüne sokulmasına rağmen, mevlana'nın nezdinde aşk uğruna yanmayı göze almış bir berduş gibidir. En yüce aşıktır. Bunu her şeyi gören ve bilen tanrıdan sakınacak, saklayacak cesareti gösterebilecek kadar. Tanrı ademi yaratır ve şeytan her seven gibi paylaşamamazlığın, ihtirasının yani aşkının kurbanı olur.
islam içrekçiliğinde, iblis'in adem'in önünde secde etmemesinin sebebi olarak iblis'in kibri gösterilmez. tam tersine o, tanrısını, başka bir varlığa, onun tarafından yaratılmış bir varlığa secde etme saygısızlığını gösteremeyecek kadar çok sevmektedir. yani bazı ravilerin söylediği gibi iblis, tanrılık taslamamış; tam tersine tanrının tekliği ilkesine her ne pahasına olursa olsun sadık kalmıştır. emre karşı gelmiştir ama tevrat'ta betimlenen sınayıcı melek tasvirinin tam tersine, sınandığını düşünen bir melektir. itaatsizlik ederek sadece inancına olan bağlılığını ispatlamıştır. böylece iblis, bir değişmezlik simgesi olarak belirir, bu anlamda insanın tam karşısında yer alır. çünkü insan fıtratı gereği değişebilir, çark edebilir, yenilenebilir, bozulabilirdir. Şeytan esasen senaryonun başrolünde olduğunun farkında olarak kendisi için hazırlanan imtihanı en başında boyun eğmem diyerek geçmiştir. Onun kıyamete kadar yaşamasına izin verilmesindeki anlam budur ve tanrının bir hizmetkarı olarak görevine devam etmektedir. o sadakatini göstermek için itaatsizlik etmiştir. ne trajiktir ki, imanını imansızlıkla göstermek zorunda kalmıştır.
Şems ile mevlana arasındaki uçurumu sadece şeytana olan bakış açılarından idrak edebilmek mümkünken bir önemli husus daha var. Nihai varoluş amacı olarak mevlana, her varlığı olduğu gibi kabullenip severek sonsuzluğu sınırsızlığı işaret ederken, şems ise sonsuz sevgiden (tanrıdan) nasiplenebilenlerin birliğini ve minnetini işaret ediyor. belki her ikisi de allah'a yönelişi kastediyor olabilir. lakin söylemlerindeki anlatış tarzlarına bakınız, mevlana'nın ufku ne kadar geniş; hidayetin her pencereden açıldığını söylüyor. ancak şems, bu yolun sadece hakkın izinden yani islam'dan geçtiğini belirtiyor. Aralarında derin bir uçurum var. Yaratılışın kaotikliği şems'in dikte ettiği gibi içerisinde tek doğru şık barındıran basit bir problem değil.