erkeğin ve kadının doğasında var olandır. evlilik denen şey cinselliğin baskılanıp belli şekilde yaşanmasından başka bir şey değildir. zaten anneliğin bu kadar kutsanmasının nedeni de aslında budur. anneliği övmek kadının cinselliğini domine etmek için uydurulmuş saçma sapan bir dayatmadır.
ayrıca daha biz küçükken bile rollerimiz bize öğretiliyor daha küçükken kız çocuğuna annelik bir şekilde aşılanıyor. sonra da bunar büyüyünce evlilik evlilik diye ortada dolanıyorlar çünkü ona öğretilen veya rol biçilen şey bu.
masallar bile öyle değil mi? prens gelir kadını öper falan filan sonra evlenip mutlu mesut yaşlar.
bunlar daha küçükken masallarla, bize alınan oyuncaklarla belirtiliyor ve keskin şekilde ortaya konuluyor.
sen erkeksin senin doğan abazan, her türlü ürersin, sen kadınsın naifsin, aman öyle demesinler kırılırsın, o yüzden bak bu senin namusun, anne olmak çok güzel bunu o yüzden sakla, anne ol falan filan.
yani demek istediğim tek eşlilik dayatması ya da eş olma dayatması tamamen toplumun dayatmasıdır. insanın tabiatı veya biyolojik cinsiyetinin toplumsal cinsel kalıplar altında ezilmesi, buna göre zorla şekillenmesi beni bağlamıyor. yok kadınsa o sadıktır, aldatmaz, erkekse çapkındır, daldan dala atlayabilir, çukünü göster amcalara falan filan bana boş geliyor ve toplumsal dayatmalar veya toplumun cinsiyetlerimize biçtiği roller tamamen geri kafalı, salt ve keskin bir bağnaz kafasıdır.