Tüm canlıların hücrelerinde genler yer alıyor. Genler canlıların tüm yaşamsal şifrelerinin içerisinde yer aldığı yerlerdir. Tüm kalıtsal veriler genler vasıtasıyla bir sonraki nesle aktarılır. ilerleyen bilim ve teknoloji artık canlıların hücrelerinin içindeki gen dizilimlerine kadar müdahale edip onlara bünyelerinde olmayan özellikler yükleyebiliyor. Bu kapsamda bitkiye bir toprak bakterisinin zehir salgılayan geni aktarılarak tüm dokularında zehirli protein üreterek kendine zarar veren böcekleri öldürebiliyor. Doğa hiçbir zaman böyle bir olaya müsaade etmiyor. Bu yönüyle GDO’lu tohum hibrit tohumdan ayrılıyor. Hibrit, birbirini dölleyebilen yaşam formlarının oluşturduğu azman melezdir. Doğadaki biyolojik çeşitlilik de hibritleşme yoluyla sağlanıyor. Bu nedenle bu iki kavramı birbiriyle karıştırmamak gerekiyor. GDO doğanın işleyiş mekanizmasına aykırı bir oluşum.
Sürekli GDOlu gıda yersek ne olur? Bu yönde yapılmış bir çalışma maalesef yok. Bu nedenle kimi akademisyenlerin GDO’ların kaşıntı bile yapmadığı söylemi doğru değil. Hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmalarında karaciğer ve böbrek tahribatları, kan şekerinde ve kolsterolde yükselme yaygın olarak görülen sorunlar. Ayrıca kimi çalışmalarda kısırlık ve tümör oluşumu da saptanmış durumda. Besin içeriği açısından yapılan bazı çalışmalardaysa insan sağlığı açısından son derece önemli bazı maddelerin ciddi boyutta azaldığı ya da yapılarında bozulma meydana geldiği görülmüştür. Hayvanlar üzerindeki çalışmalar hiç de iç açıcı değil. GDO yememekte fayda var.