bayılıyorum bu muhabbete çünkü goygoyu hiç bitmiyor daima söyleyecek bir şeyler var. üstelik toplumu da 2 ye bölüyor.
kimisi; "seçilmişler eğer ellerindeki gücü kötüye kullanmaya başlamışsa mehmetçik sokağa inecek, huzuru sağlayacak kardeşim" diyor (darbeciler)
kimisi; "ordu dediğin ülkeyi korur, kışlada bekler. eğer biri indirilecekse onu millet seçimde zaten yapar, herkes haddini bilsin" diyor (anti darbeciler)
elbette naçizane sizin de bir fikriniz vardır konuyla alakalı ama ben farklı bir açıdan bakıp size bir gerçeği göstermek istiyorum...
mesele şu; Bu memlekette "askerin politikaya karışmasına" en şiddetle karşı çıkan iki kişi kimdir?
Atatürk ile inönü, öyle değil mi?
ikisi de askerdir!
Meclis başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı, ebedi şef, milli şef...
Bu "politika" değil mi?
Daha sonra gelen tam dört cumhurbaşkanı da asker (Gürsel, Sunay, Korutürk, Evren...)
Dört defa "başarılı" darbe yapan da asker (1960, 1971, 1980, 1997...)
Üç defa "başarısız" darbeye kalkışan da asker (1961, 1962, 2016...)
Serbest seçimi sivil muhalefet kazanınca darbe düşünen ve "inönü'den izin isteyen" de asker (1950...)
Daha 1955'te cunta kuran da asker...
1960 darbesiyle tatmin olmayıp 1961'de yeni bir cunta kuran da asker...
1971'de bir de değil, iki rakip cunta kuran da asker...
Kimisi emir ve komuta zinciri içinde, kimisi dışında...
Hadi bunlar darbeci... Peki, bir çeşit "üst hükümet" olarak görev yapan Milli Güvenlik Kurulu'nda ağırlık kimdeydi? Askerdeydi.
Askeri politikaya karıştırmamakta maşallah ne kadar başarılı olmuşuz be birader!!! vay amına koyayım!!!
ataturk'un de kurtulus savasindan sonra asker arkadaslarina ya uniformayi cikarin ya da susun dedigini de goz onune alırsanız her darbe Atatürk'e ihanet midir, değil midir?
ihanetin daniskasıdır!
tarihteki tüm darbelerde halkın "bir dakika ya ne darbesi siktirin gidin kışlanıza" diye tepki gösterip sokağa indiği tek darbe 15 temmuz ise, o zaman bu gün gerçekten tarihidir!
şimdi geçiniz küfürlerinizi, ithamlarınızı; "yok aberystwyth hükümeti yalıyor, yok şakşakçı, yok göt veren, yok yandaş". fetö yu kimin beslediği, kimin kandırıldığı ve yarım ağızla da özür dilediği ortada. konu bu değil. ampül kafalılarla aynı yatağa girmeyin hemen, ben size başka bir şey gösteriyorum.
bu ülkenin kurucuları zamanında anlı şanlı asker oldukları için o üniforma üzerlerinden çıksa bile, milletin kafalarından çıkmamış belli ki...
"Atatürk kendisine muhalefet eden paşalara 'ya asker olarak kalın ya da üniformanızı çıkarın ve siyasete girin' demişti..."
Aslında siyasete girmelerini istiyordu, kıtaların başında komutan olarak kalmalarını yani ellerinde silah olmasını istemiyordu.
Elinde silah olan darbe düşünebilirdi, sivil muhalifi ezmek çok daha kolaydı.
Peki, üniformayı çıkarıp siyasete girmek kabul edilebilir bir tercihti de, bu emekli paşaların oluşturdukları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası niçin kapatıldı?
bir dakika hangi konudan mı bahsediyorum?
1980 darbesinden sonra siyasi partilere "kontrollu" olarak izin verildiği sıralarda, emekli orgeneral Turgut Sunalp "Milliyetçi Demokrasi Partisi"ni kurdu.
Siyasete karışmayan cuntanın desteklediği siyasete karışmayan paşanın partisi 1983 seçimlerinde madara oldu ve bir süre sonra da kendi kendini feshetti.
Haa, bir de siyasete karışmayan fakat "Demirel'e yakınlığıyla tanınan" emekli orgeneral Ali Fethi Esener'in Büyük Türkiye Partisi vardı tabii.
On beş gün yaşayabildi.
Sonradan itiraf ettiğine göre Evren bu partiyi "iktidara gelebilir" diye kapatmış!
gerçekten çok ilginç! Atatürk ün mirasıyla övünüp yerlere göklere sığdıramıyoruz ama onun söylediklerine ters şeyler yapmakta da geri durmamışız cumhuriyet tarihi boyunca...