ortada satılık bir şey var ise; değeri mukabilinde para ödenip alınması durumudur. vakti zamanında gs adası, florya gibi satılmak istenen yerlere aziz yıldırım talip olmuş, ancak taraftar tepkisinden çekinen yönetimler bu satışları gerçekleştirememiştir. yada aziz yıldırım bu satılmak istenen yerlerin kendisine satılmayacağını bildiği halde, galatasaray ile yönettiği klübün arasındaki farkı kör gözün parmağına şeklinde göstermek istemiştir.
her iki durumda da hatice değil netice önemlidir. nitekim galatasaray bir futbol akademisi değil, bir futbol klübüdür ve futbolcularını farklı klüplerden satın almaktadır. alt yapıdan sporcu yetiştirme gibi bir zorunluluğu bulunmayan fenerbahce'nin şayet ekonomik durumu tümden dışarıdan alınacak oyunculara yetiyor ise, bu durum kendisini ilgilendirir.
fenerbahce spor klübünün ekonomik durumuna gıpta ile bakan türk spor camiası göz önündeyken hatice peşindeki arkadaşların gülünç duruma düştükleri gerçeği bir kez daha gözler önündedir.
14milyon euro civarındaki bonservis bedelini banka kredisiyle aldığı için fenerbahce spor klübünün zengin olmadığını iddaa eden, hatta bununla dalga geçmeye çalışan "sığ"ların düştüğü duruma düşmemek adına, "artıklarımızı alıyorlar" edebiyatına hiç girmemeleri kendi menfaatlerinedir. artık dedikleri adamların gidişidir, son 10 yıldır yaşadıkları düşüşün sebebi.
