bence gereksizdir çünkü yapay bir zekanın bizi geçmesi için kendini fark etmesi gerekir.mesela searle nin cin odası deneyi bunu çok net bir şekilde ortaya koyar.
mesea deep blue adlı makine dünya satranç şampiyonunu yemiştir. ancak bu satrancın belli bir kurallı olduğu için böyledir. nitekim bilgisayarlar bizden daha iyi matematik problemi de çözebilir. bunda hiçbir sıkıntı yok ama santranca yeni bir taş eklendiğinde o makine hiçbir şey yapamayacaktır.
oysa insan öyle değildir yeni taş eklense veya yeni kurallar oluşsa bile farklı kombinasyonlar yapıp yine buna çözüm getirebilecektir.
makineler akıllı da değildir, nitekim bunu searle çok güzel açıklamıştır. bir insan sembolleri eşleştirse bile hiç bilmediği dilin karşılığında bildiği dili referans alarak eşleştirme yapabilir ve bize çıktı verebilir fakat bu kişinin eşleştirdiği dili bildiği anlamına gelmez. bilgisayar da aynen böyledir, matematik işlemi yapan bir bilgisayar matematik biliyor anlamına asla gelmez çünkü o bir iradeye sahip değildir.
işte tam burada iş devreye giriyor, makine belli bir eşiğe ulaşıp kendini idrak edip belli kıyaslar yaparak belli davranış veya etki geliştirebilir mi?
tabi ki hayır.
çünkü insan makine değildir ve insanın davranışları bile deneyimlerin, birikimlerin ürünüdür. insan her daim öğrenir ve insanın düşünme sistemi, hafızası bilgisayardan düşük olsa bile bağ kurup anlama, anlamlandırma, farklı kombinasyonlar yapıp çözüme ulaşması daha etkindir.
bilgisayarın yapamayacağı da budur. ben yapay zekaya sıcak bakmıyorum ve şu anki haliyle yapılan açıklamalarda akla uyan bir yan yoktur.
halen daha ne verirsek onu alıyoruz gibi bir durum var. bilgisayar hiç yoktan deneyim kazanıp kendi edimsel koşşulanmayla belli bir davranış geliştirip farklı bir karaktere bürünemez ve hiç yoktan deneyimleyip daha sonra onu belleğe kaydedip önceki var olanlarla kıyas yapıp belli bir duruma hiç yoktan çözüm getiremez.
şu anlık düşüncem bu yönde ve yapay zeka araştırmaları daha çok robotların işlevselliğini geliştirme üzene görülüyor.