kırk hadis

entry4 galeri
    4.
  1. “Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça, iman etmiş olmazlar.”(Nisa, 4/65),

    “O kendi heva ve hevesiyle konuşmuyor. O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir.”(Necm, 53/3-4)

    mealindeki ayetler, sünnetin, teşriin ikinci kaynağı olduğunun delilidir.

    Buna göre, Hz. Peygamber (asm)'in -fiilî, kavlî, takrirî- sünnetini bize ulaştıran sahih hadisleri inkâr etmek büyük bir dinî risk taşımaktadır. Hz. Peygamber'in sünnetinin teşri kaynağı olduğunu inkâr eden veya sahih bir hadisin Hz. Peygamber'in sözü olduğuna inandığı hâlde kabul etmeyen dinin dışına çıkmış olur. Bu husus âlimlerin ittifakla kabul ettiği bir konudur.

    Nitekim, imam Ebu ishak b. Rahuye: “Hz. Peygamber'den kendisine gelen bir haberin doğru olduğuna inandığı hâlde –hayatî bir zorlama olmaksızın- onu reddeden kâfir olur.” hükmünü vermiştir.

    Yine Suyutî şu şekilde fetva vermiştir:

    “Hadis otoriteleri tarafından sıhhatin şartı olarak kabul edilen kriterlere sahip olan bir hadisi inkâr eden kimse kâfir olup Yahudî, Hristiyan ve diğer kâfir kafilelerle birlikte haşrolur.” (bk. Suyutî, Miftahu’l-Cenne fi’l-ihticaci bi’s-Sünne, s.14).
    Keza Allam ibnu’l-Vezîr de şunları söylemiştir:

    “Hz. Peygamberin hadisi (sözü) olduğunu bildiği hâlde, onu inkâr eden kimse kâfir olur.(bk. el-Avasım ve’l-kavasım, 2/274).
    "Fetava’l-lecneti’d-daime" adlı fetva kitabında şu görüşlere yer verilmiştir:

    “Sünnetle amel etmeyi inkâr eden kimse kâfir olur. Çünkü, sünneti yalanlamak, hem Allah’ı hem Resulünü hem de ümmetin icmaını tekzip manasına gelir.(bk. Lecne, el-Mecmuatu’s-sanî, 3/194).

    https://sorularlaislamiye...-ehl-i-sunnetten-cikar-mi
    2 ...