Demokrasi sokaktaki insanın şikayetine seçim yoluyla çözüm bulan bir rejim ise, bugün ülke halkının illallah dediği sorunların çoğunun çözümü "iki turlu dar bölge seçim sistemi"ndedir.
Nedir bu sistem? Önce ona bakalım.
Kolaylık olması için rakamları yuvarlayalım.
Farzedelim, ülkenin nüfusu 70 milyon ve meclise 350 milletvekili seçeceğiz. Yani, her 200,000 vatandaşımızı mecliste bir milletvekili temsil edecek(350 milletvekili yeter, bugünkü 550 sayısı çok fazladır). Bu durumda, ülkede 200,000 nüfuslu 350 seçim bölgesi belirlenir. Örneğin istanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesinin nüfusu 800,000 ise, ilçe 4 seçim bölgesine bölünür. Her parti bu dört bölgeden ayrı ayrı adaylarını belirler. Veya bir şehri örnek alalım Eskişehir yaklaşık 700.000 nufuslu bir şehir, bu şehir yaklaşık 200.000'er ile 250.000'er(küsüratları olabilir) arası 3 seçim bölgesine ayrılacak ve yine her parti her bölgeden tek aday çıkaracak. Eğer nufusu çok az(200.000'den az) olan bir şehir de ise(örneğin Bayburt, Bilecik, Osmaniye gibi) o şehir tek bölge olacak ve oradan 1 milletvekili seçilecek...
işte dar bölgeli seçim budur. 200,000 vatandaşımızın yaşadığı, takriben + - 120,000 seçmenli coğrafi bir bölgeden, o bölge halkıyla içiçe olmuş, tanınan, sevilen, dürüst bir kişinin seçilerek, sadece o seçim bölgesinde yaşayanları temsil etmek üzere TBMM'ne girmesidir.
Seçimin iki turlu yapılması demek, bu bölgeden ençok oy alan ilk iki parti adayının bir hafta sonra tekrar bir final seçimine girmesi demektir. Pusulada iki aday olunca, adaylardan biri mutlaka %50'den fazla oy alacağından, bölge halkının yarısından fazlasının oylarıyla seçilip Meclis'e gönderilmiş olacaktır. Eğer bir aday bir bölgede 1. turda % 50'den fazla oy almışsa, 2.tura gerek kalmayacaktır.
Yıllardır bizlere yutturulan bir hap vardır: Ülkede demokrasi var, halk hür iradesiyle istediğini seçip Meclis'e yolluyor.
Oysa, 4-5 senede bir önümüze konan sandığa gittiğimizde acaba oy verdiğimiz insanları tanıyor muyuz? Yoksa mevcut sistemde parti başkanlarının veya eşlerinin belirleyip, listeledikleri, kim olduğunu bilmediğimiz, tanımadığımız insanları sözde bizi temsil edip, çıkarlarımızı korusunlar diye seçmek için mi sandığa gidiyoruz?
Gelelim bugün halkımızın sistemle ilgili dile getirdiği sorunlara ve iki turlu dar bölge seçim sistemi çerçevesindeki çözümlerine. Bu sorun ve çözümleri 4 noktada toplayabiliriz.
Her vatandaş Meclis'de kendisini kimin temsil ettiğini ismen bilecektir.
Dar bölge sistemi ile seçilen milletvekili, kendisini her an seçmenine hesap vermeye zorunlu hisseder. Her vatandaş, milletvekilini belediye başkanını tanıdığı gibi tanır. Meclis oylamalarında vatandaş milletvekilinin hangi yönde oy kullandığını izler. Milletvekili, vergi artışları, af yasaları gibi halkın tepkisini çekecek yasa tasarılarına olumlu oy vermeye cesaret edemez. Bir başka deyişle, istanbul ilinde, Gaziosmanpaşa ilçesinin 4 milletvekili de sadece, kendilerini seçip Meclis'e gönderen Gaziosmanpaşa halkının isteği doğrultusunda oyunu kullanmaya kendisini mecbur hissedecektir. Elbette, tekrar seçilmek istiyorsa. Meclisteki anonslarda da "istanbul Milletvekili" olarak değil, "istanbul Gaziosmanpaşa Milletvekili" olarak anons edilecektir.
Lider sultasına son
Dar bölge seçim sistemi uygulanan parlamentolarda parti gurup kararı alabilmek neredeyse imkansızdır. Milletvekili hesabını parti liderine değil kendisini seçen 100.000-200.000 civarında seçmene vereceğini bilir. Bu gerçek zaman içinde parti başkanlarının milletvekilleri üzerlerindeki yaptırımı azaltır. Lider sultası dediğimiz problemi ortadan kaldırır.
Ilımlı seviyeli siyaset ve uzlaşma kültürü
Seçimin iki turlu olması, ençok oy alarak ikinci tura kalan iki parti adayının ilk turda elenen parti adaylarının desteğine ihtiyaç duymalarını gerektirecektir. Dolayısıyla, zaman içinde seçim kampanyaları daha ılımlı geçecek, siyaset yaşamımıza uzlaşma kültürü yerleşecek ve hatta bazı partiler bölgesel ittifaklar yapacaklardır. Bu şartlar altında orta vadede siyasi arenada parti sayısının azalması bile gerçekleşebilecektir.
Katılımcı ve örgütlenmiş demokrasi
Dar bölge seçim sisteminin bir başka olumlu yanı da katılımcı demokrasinin ve toplumda örgütlenmenin gelişmesine yapacağı katkıdır. Seçtiği vekiline talebini, dileklerini, sorunlarını aktarmak isteyen vatandaşlarımız bireysel başvurular yerine biraraya gelerek, topluca duyurdukları takdirde, milletvekili kendilerine gereken dikkati, ilgiyi ve duyarlılığı göstermeye mecbur kalacaktır. Zira dar bölge seçim sisteminde seçmen sayısı az olduğu için her bir oy altın kıymetinde olacaktır.
Halk adına hükümeti denetleyen bir Meclis
Sistem, milletvekilini seçmeninin taleplerine ve sorunlarına daha duyarlı kıldığı için, milletvekili asli görevlerinden biri olan halk adına hükümeti denetleme ve hesap sorma görevini yerine getirmeye başlayacaktır. Yolsuzluklar konusunda birbirlerini karşılıklı aklamak adeta siyasi bir intihar olacaktır.
Özetle, iki turlu dar bölge seçim sistemi ülkemizde lider sultasını sona erdirebilecek, milletvekillerini seçmenlerinin taleplerine daha duyarlı kılabilecek, halk adına hükümeti, bakanlıkları denetleyecek, hesap soracak bir Meclis oluşturabilecek, siyasetimize uzlaşma kültürünü getirerek daha seviyeli bir siyaset yapılmasını sağlayacak, parti sayısının azalmasına yol açabilecek ve hepsinden önemlisi toplumumuzun demokratik sürece katılımını arttıracak bir sistemdir.