rte nin istanbula vize projesi

entry18 galeri
    1.
  1. ismi lazım değil (hele bugün hiç lazım değil!) bir belediye başkanının vakti zamanında böyle bir projesi varmış... Bilimsel mi, değil mi bilinmez, kerameti kendinden menkul...

    ama elbette kanıtını şuraya bırakmak lazım ki bazı ahmaklar "neyden bahsediyorsun" diye sormasın.



    ne ilginçtir ki istanbul halkının bu vize uygulamasına ihtiyacı varmış!

    istanbul'da halkın yüzde 71'i, kente girişlerde vize uygulaması istiyormuş!

    aslı astarı var mıdır bilinmez ama konuyu incelemek elbette gerekir...

    istanbul'da, "büyük göçlerden önce", kabaca 1 milyon kadar insan yaşıyordu.

    Bunun 700 bin kadarı "gerçek istanbullu", 300 bin kadarı da, ellili yılların "yıkım ve imar hamlesiyle" gelmiş köylülerdi... (O zamanlar yıkıma "istimlak" denirmiş, hala öyle mi?)... Gültepe, Kuştepe gibi semtler, "kurt inen ücralarda" daha yeni kurulmuş gecekondu mahalleleriymiş meğer... Haldun Taner'in "Keşanlı Ali Destanı" oralarda geçer.

    Sonra, aşağı yukarı otuz yıl içinde istanbul'un nüfusu 12 milyona fırladı.

    Böylece, "istanbul'da oturup da deniz görmemiş, vapura binmemiş insanlar" ortaya çıktılar. Bağdat Caddesi'ni, Beyoğlu'nu çok merak eden istanbullular varmış şuanda. Bağdat Caddesi'ne hiç ayak basmamış, tanıdığım bir istanbullu, Kartal'da oturuyor mesela. Sallana sallana yürüse, iki saat sonra varır herhalde.

    Ve şimdi kabaca sekiz milyon köylü, "istanbul'a gelenlerden vize sorulsun" diyor olabilir mi gerçekten? ama ne ilginçtir Onlardan sorulmamış olmasının rahatlığı ve mutluluğu içinde. reisleri bu projeyi hayata geçirir mi bilemem ama burada ufak bir ikiyüzlülük sezinliyorum.

    Bir örgüte, bir camiaya sonradan katılanlar, eskilerden çok daha "fanatik" olurlar. Bu bir sosyal psikoloji gerçeğidir. Örneğin, din değiştiren, yeni dininde en hızlı dindar kesilir. Bir diğer özelliği de "benden sonrasına kısıtlama getirilsin" tavrıdır. Bu da bir sosyal psikoloji gerçeğidir.

    Şimdi "yeni" istanbullular, "tamam, biz de Anadolu'dan geldik ama artık yeter, daha fazla kimse gelmesin" mi diyorlar...

    "Ülke içi pasaport", komünist ülkelerde vardı. Moskova'dan Saint-Petersburg'a gidip gelmek için (o dönemde adı Leningrad) izin almak şarttı.

    "Çalışma pasaportu" da vardı, işçi bir fabrikadan ayrılıp başka bir fabrikaya girmek için parti yetkililerinden izin almak zorundaydı, işçi cennetinde! Herhangi bir nedenle KGB bu karneye el koyarsa, işsiz kalırdı.

    Bunu mu istiyorsunuz?

    Ölçüsü ne olacaktır? Kaç yılından önce istanbul'a yerleşmek "caizdir", hangi günden başlayarak yasaklanacaktır? iş gücü gerektiği zaman valilikler "kontenjan" mı ayıracaklardır, "kota" mı koyacaklardır? Bu yıl istanbul'a Sivas'tan on bin kişi, Elazığ'dan yirmi bin kişi alınacaktır, dilekçeyi erken veren kazanır!...

    Bazı yabancı ülke polislerinin Türk turistlerine yaptıkları gibi "dönüş bileti" soracak mısınız? Yoksa "Anadolulu ailesidir, istanbul'da geçimini temin etmiştir" damgası mı gerekli olacaktır?

    Gece kulüplerinin kapılarında sık duyulan o ünlü abazan savunması, "bir arkadaşa bakıp çıkacağız abi" cümlesi Harem iskelesi'nde ya da Bayrampaşa Garajlar da işe yarayacak mıdır?

    Bir zamanlar "Beyoğlu'na ya da Kızılay'a çıkarken" aranılan "boyunbağı ve sakal tıraşı zorunluluğu" gene getirilir mi? "Vatandaşlık numarası" da sorulacak mı vize verilirken? Aşı kağıdı, damga pulu falan?

    Sosyoloji bilimine de, demokrasiye de aykırı bu tür enayiliklerden artık vazgeçelim diye yazıyorum bunları.

    ben burada "hani o ilk yedi yüz bin kişinin içinde olmanın" avantajlarını yazmadım. Çünkü "canım istanbul Babil Kulesi'ne döndü" sızlanmasından artık vazgeçelim. Gerçekçi olalım.

    velhasıl-ı kelam vakti zamanında rte nin söylediği bu sözler saçmalığın daniskasıdır. diğer sözleri gibi buna da itibar etmek anlamsızdır.
    16 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük