çünkü toprağın altında da rahat yok. kemiklerini bulup mavi kasalara koyuyorlar, kayıtlara geçiyorlar. sonra raflarda bekliyorsun kim bilir kaç zaman. yok olmaksa niyetin inhumasyonu unut. yazarak ve yaşayarak da yok olursun. nerden mi biliyorum? çünkü manastırlar, kiliseler, tapınaklar kazdım, kazarken öğrendim. yazdım, uzun uzun soluksuz, satır aralarında da yaşayabiliyormuş insan yazarken öğrendim. tecrübeyle sabit.