Ben hep yazdım. Durmadan seni yazdım. Yarım kalanlarımı, özlediklerimi, nefretimi, hayal kırıklıklarımı, gidişini, gelmeyişini yazdım. yalnız 4 mevsim kara geceler yanımdaydı. Sen yoktun. Sessizliğin gümüş kanatlı kapıydı. Kulağımı ona yasladım. Ben sadece uzun uzun yazdım. Mutsuzdum. mutsuzluğu, hicranı böyle yendim. Bazen derin çıkmazlara düştüm. Olur böyle şeyler dedim. Akşam eve gelip resmine baktım. Kızmadım. Darılmadım. Oluruna bıraktım. Senden arta kalanlar vardı. Atmadım. Sakladım. Zihnimdekileri hele hiç ziyan etmedim. Hep bir yere yazdım. Açıp okudum. Okurken gözlerim yaşardı. Kalktım bir sigara yaktım. Pencereden baktım. kediler bile çiftti. camı usulca kapattım. Göz kapaklarım içine çekti yaşları. Duman oldun burnumda. Efkarla okudum kitapları. SayfalardA bizimkine benzeyen hikayeler aradım. Teselli bulamadım. Yine yazdım. Kimseyi yerine koyamadım. Zaten hayatımda kimse de olmadı. Sevdim. Çok sevmek bir işe yarasın diye de yanına çok eklemedim. Özledim. Çok özledim. Bir mesaj yazamayacak kadar yabancıydın. Eşofmanla dolaştım, elimi cebime koydum, Şarkı söyledim. Doğaçlama takıldım. Sanki yarın gelecekmişsin hissiyle. Sonra oturdum kendimi yazdım. Senden sonra sana benzeyen biriydim aslında. Her şeye, herkese. Yazarken mutluydum sadece. Buralardaydım. Hiçbir yere gitmedim. Odamda seni ve sensizliği yazdım. Burda olmanı isteyen bir yanım vardı. Oraları da merak ettim. Gözlerinin içi mesela. Hep gülerdi. Mutsuzdu. En son baktığımda. içime dokundu. Yokluğundan, gidişinden, sevmeyişinden daha çok dokundu içime. Neden bu kadar dokundu buna da bir cevap bulamadım. Senden sonra parmaklarım konuştu. Dudaklarım çekildi bir köşeye. Bütün yük onlardaydı. Bazen ellerimin üstüne bakıyordum. Ne yüce gönüllüydüler. Senden sonra onlar ekmek parasına seni yazmakla soyundu. En çok ellerim sevdi seni. Yüzüm, gözüm, aklım ve kalbimden daha çok sevdiler seni senden sonra....