sabahın bi körü nereden aklıma geldi bilemedim ama anlatmazsam çatlarım.
8 yaşındayım ve 2. sınıfa gidiyorum. sınıfta çok hoşlandığım bir kız var ama bir türlü açılamıyorum. okulun önünde de çiçekci bir abla var. dedim ben bu kıza bir çiçek alayım. çiçekci ablaya gittim, dedim abla böyle böyle bir kıza vericem. akabinde annemin susarsam kantinden su alayım diye verdiği 1 lirayı uzattım. abla haliyle parayı almadı ve bana kırmızı bir gül verdi. gülü çantama koydum ve okula girdim.
çiçeği almayı başardım ama nasıl verecektim? öyle herkesin içinde veremezdim, dalga geçerlerdi. okul çıkışı desen, evimiz okula yakın olduğu için annem almaya geliyordu. o ise servisle gidiyordu; yani yollarımız kesişmiyordu. bi' yerlerde yakalamak çok riskliydi. derken; çok geçmeden o muhteşem plan aklıma geldi!
öğle tenefüsünde çiçeği masasına bırakacaktım. benden olduğunu nasıl mı anlayacaktı? işte sevgili okur kardeşim, o kısmı hiç hesaba katmamıştım. nitekim kız çiçeği buldu ve o zamanlar en yakın arkadaşım olan çocuktan olduğunu sandı. çocuk sorumluluğu üstlenmek istemese de zorla üstlendirdiler.
sonuç olarak lise sona kadar çıktılar, yüzük falan bile taktılardı. kızla da, çocukla da hala senede bir facebook'dan eski günleri yad ederiz. ikisi de gülün aslında benden olduğunu bilmiyor.