dinin toplum şekillendirmede nasıl etkili olduğunu bize gösteren dinler arasındadır. şöyle ki, hinduizmde bugün bile kısmı var olan kast sisteminin yıllarca uygulanmasının nedeni sosyolojik olsa da dini tabanada yayılır. bu da dinin toplumu biçimlendirip onları istismar etmeden ne kadar etkin olduğunu gösterir.
kast sisteminde kastların keskinliği vardır ve karma denen sistem bunu belirler. karma denen şey insanın yaptığı iyi veya kötü şeyler sonucu bir sonraki hayatında bulunacağı kast mevkiydi. yıllarca en üstte olan din adamları (ki kendileri brahmanlar olur) kendi saltanatını sürdürmek ve alt kastları elinde tutmak için bunu dinsel bir istismarla bütünleştirip halkı tatmin etmiştir. inançlı olan halk bir sonraki döngüde nasıl olsa kralım diyerek bu kaderci ne idüğü belirsiz anlayışa boyun eğmiştir. halen daha bu şeyi kıramıyorlar çünkü din etkin oldukça bu kast sistemi devam ediyor. budizm buna karşı olarak çıktı demek pek de yalan olmaz.
ayrıca bu dinde inek tanrı değildir ama kutsaldır. gerçi kutsal olan veya olmayan şeyleri ayrımı biraz zor bir konu ve kutsallara tanrı demek veya tanrıyı kutsalıyla inek kutsalı arasındaki ayrımı neyin sağlayacağı da başka bir tartışmadır.
burada sadece dinin istismara ve öte dünya veya reenkarnasyon fikriyle kişileri nasıl köleleştireceğine bir örnek verdim.
ayrıca budizm ve hinduizm çileci bir anlayış benimser ve cennet cehennem gibi kalıcı ahiret algıları yoktur. bu kafalara göre dünya ızdırap yeri ve sürekli döngü içindedir( yani reenkarnasyon var) o yüzden kişi bu döngüden kurtulmaya çalışır ve nirvana denen şey aslında hiçliktir. bir üst kastta dünyaya gelmek falan değil kast ve bu sonsuz döngü saçmalığından kurtulmaktır.
ayrıca cennet ve cehhennem bunlarda var olsa bile kısmidir, hinduizmde kaç gün bilmiyorum ama budizmde 7 gün olması lazım, kişi buraya gider arınır veya ödüllendirir hangi kastta geleceğine göre geri postalanır. ancak dediğim gibi ödül cennet falan değildir ödül bu sonsuz döngüden sıyrılmaktır. yani yok olmaktır.