belirsiz bir durumdur. ortaya çıkan, ispatlanmış bir suç yok henüz. ben ispatı görmeden şeriatçı gazetelerde çıkan bu tip yazılardan yazmazdım. düşünün 2500 sayfa iddianame, 1 tek somut delil yok. hepsi dedikodulardan, özel konuşmalardan ibaret. 80 küsur sanık var belki daha fazla, arada muhakkak birkaç suç işlemiş dandik herif var tabi, ama bu kişilerin birbirleriyle bir suç bağlantısı da ortaya çıkarılmış değil. sen filanca tarihte falancanın da katıldığı filanca toplantıya niye katıldın, bu resimde senin arka sırandaki şu şahısla ilişkin ne, ya da arkadaşınla konuşurken niye ağzını bozdun falan gibi durumlar görüyorum ben an itibariyle. dikkatimi çeken bazı şeyler ise şunlar:
- nedense hep dinci medya herşeyi herkesten önce bilip yazıyor.
- nedense hep dinci medya iddianameleri gerçekmiş gibi halka sunuyor.
- nedense açıklanan her haber dinci kesime yarıyor, laik atatürkçü kesim yıpranıyor.
- nedense her türlü olay ergenekona bağlanıyor, adamlar içeride, ama eylemleri sürüyor.
- nasıl o dedikleri kadar güçlü olabilir ki bu ergenekon örgütü, örgüt mensupları hepsi birer birer
enseleniyor, kurtarılamıyor, kaçamıyor, önlem alamıyor.
- ergenekon adı altında birsürü insan tutuklanıyor, çoğu salıveriliyor, delil yetersizliğinden tabi
ki. yeterli delil olmadan insanlar neden içeri alınıyor? amaç başka mı?
- danıştay ve cumhuriyet saldırıları ergenekon'a bağlanıyor, ergenekon iddianamesi açıklanıyor, mahkeme
başlayacak, bu saldırıları gerçekleştiren kişi ne tanık ne sanık.
- darbe yapacaklardı, ortalığı kana bulayacaklardı diyorlar, ortaya bir fiili durum koyamıyorlar, fiil olmayınca
suç olur mu?
- herşeyin ona dayandığı darbe günlükleri ve onu yazdığı senelerdir bilinen kişi neden iddianame dışında tutuldu?
- bir seneden fazla üzerinde çalışılıp binlerce sayfa hazırlanan bir suçlama metninde delil nasıl olmaz?
- bazı gizli tanıklar var, onlara tanık koruma programı uygulanacak deniyor. estetikle yüzleri değiştirilecek
deniyor, yaşadığı yer değiştirilerek saklanacaklar deniyor. iyi güzel de bu kişilerin neden mevcut hallerini de
saklama ihtiyacı duyuluyor madem değiştirilecek? benim bildiğim (fbi filmlerinden falan biliyorum ayrıca baba III
'te de vardı) adam mahkemeye çıkar, suçladığı kişiyle ve heyetle yüzleşir, babalar gibi ifade verir, sonra tanık
koruma programı uygulanır. suçlunun da kendisini suçlayanın kim olduğunu bilme hakkı vardır. bilmeyecekse ne tanık koruması
isteniyor o da ayrı.
herneyse bence ortada garip birşeyler dönüyor da bu gariplikler sanılan gariplikler değil. bu dava kimin işine yarıyor, ona bakmak lazım, hemencecik her yazana inanmamak, düşüncelerine karşı olunan insanları (örneğin yobazlar ilhan selçuk'u sevmez) ''o yapmıştır'' falan diye bilmeden ispat görmeden suçlamamak lazım diyorum. hüseyin üzmez'e gazoz içirmişlerdir demiyorum ben.
