Nobel Ödüllü Psikolog Daniel Kohnemann' ın "Instagram Çağı" ndan biraz bahsedelim;
Bu kuşağın 2 gerçeklik algısı var; "Yaşadığı Gerçeklik ve Gelecekte bu anı Hatırlamak istediği Şekil"
Yani anı yaşamak yerine, Bulunulan anı gelecekte nasıl hatırlamak istiyorsak ona göre kurguluyoruz.
Müthiş Selfieler, Işıklandırmanın Üst düzey dikkate alındığı ve süper açılardan çekilen yemek tabaklarımız var. Süper tatil fotoğraflarımız var.
Yani anı yaşamıyoruz. Bizi takip edenler bu anları nasıl hatırlayacak ve değerlendirecek, bu anlar nasıl algılanacak bunu ön planda tutuyoruz. Hayatı bir kaygı haliyle yaşıyoruz.
Oluşturduğumuz "Filter Bubble" da tamamen kendimize endeksli bir çevre oluşturuyoruz. insanları kolayca harcıyoruz ve oluşturduğumuz bu fanusta muhteşem bir kibir ile kendimizi dolduruyoruz. Sokakta tahammül ettiğiniz herhangi bir şeye sosyal medya ilüzyonunda tahammülsüzlük gösterebiliyoruz.
Teknolojinin davranışlarımız üzerindeki inanılmaz girdap etkisi ve karakterlerde oluşturduğu boşluk ileride daha büyük sosyal problemlere yol açacak.
Bunun en büyük kanıtı, Facebook kullanan çocuklarda ki kaygı artışı saptanması. Sosyal medya da insanlar kendilerini "Karşılaştırma Girdabına" sokuyor. Karşılaşltırma insanda kaçınılmaz olarak "KAYGI" yaratır.