başlık çarpıcı ama liboşları kızdırıp ulusalcıları gıdıklamaktan ziyade biraz olsun farkındalığı arttırabilmek. 7/24 goygoy peşindesiniz zaten.
Yunanistan'da o çok kritik 1920 seçimlerini bilir misiniz? Bilmezsiniz, çünkü size öğretilmez.
neden? olaylara farklı bir görüş açısından bakılmasına izin vermezler!
biz savaşırken düşman ne yapıyordu, onların durumu neydi, neyi planlıyorlardı diye sordunuz mu hiç kendinize? organik robot değildi ya bunlar sonuçta onlarında içinde bulunduğu karışık konjonktür vardı.
evet şimdi size bu bakış açısını kazandıracağım.
1920 seçimlerinde iki siyasi blok çekişiyordu Yunanistan'da: Yayılmacı, yani
"Büyük Yunanistan" isteyen, yani izmir'i, hatta istanbul'u isteyen Venizelosçular ile, "küçük ama şerefli Yunanistan" sloganını atan "kralcılar"...
Seçimi kralcılar kazandılar: Yunan halkı, "Anadolu serüvenine" girmek istemiyordu!
Ama ordu da izmir'e çıkmış, içerilere sızmıştı... Bir yıldır Anadolu'daydı. tam savaşın ortasında böyle bir değişikliği yapmak ne kadar doğruydu. günlerce kafa patlattılar.
Yeni kurulan Ghounaris hükümeti, "enayiliğin lüzumu yok" diye düşündü.
Türkler birbirlerini yiyorlardı, en zayıf günleriydi... Venizelos'un kazanımlarını reddetmek "gereğinden fazla dürüstlük" olacaktı... Halkın isteği doğrultusunda orduyu geri çekmek yerine Eskişehir-Kütahya yönünde yürüyüp, daha yeni yeni filizlenmeye başlamış olan Türk direnişini bir çırpıda ezmek, gerekirse Ankara'ya kadar gidip "Kemal'in işini bitirmek" daha akıllıca değil miydi?
işte bu "oportünist" politika, Ghounaris'i iki yıl sonra idama götürdü.
Uğradıkları büyük bozgundan sonra başbakan ve beş bakan daha kurşuna dizildiler. evet kendi sonunu kendi hazırladı. ihtirasa kapılmayıp askerlerini geri çekmeyi becebilseydi bu bozgundan kaçmış olacak ve idam edilmeyecekti.
şimdi Yunanistantan tarihinde itin götüne sokup sokup çıkartıyorlar rahmetli kahpeyi.
Demek ki, seni iktidara getiren programından sapmayacaksın, halka verdiğin sözü tutacaksın.
Bir de, başkası için biçilmiş dona sığmaya çalışmayacaksın, kendi donunu kendin biçeceksin.
hazır eski defterleri kurcalayıp konuyu açmışken buradan bize gelelim;
Türkiye'de 1980 darbesi ve 1982 Anayasası'yla bir "vesayet" rejimi kuruldu. Daha doğrusu, zaten yürürlükte olan vesayet sistemi daha da radikal hale getirildi.
Bu düzen, bürokrasinin siyasi hayat üzerindeki denetimini pekiştiriyordu. YÖK adı altında icat edilen bir "süper kurum" aracılığıyla üniversiteler birer yüksek liseye dönüştürülüyor, çok kritik ve stratejik iki yasayla, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'yla demokrasi ortadan kaldırılıyordu...
rte bu sistemin üzerine geldi oturdu.
Değiştirmeye gücü mü yetmedi, yoksa kurulu mekanizma "işine mi geldi" acaba?
Fakat bürokrasi de, "kendisi için dizayn etmiş olduğu" silahlar önce Özal'ın, sonra Gül ve rte'nin eline geçince, apıştı. Sonra da dellendi.
Sakın yanlış anlaşılmasın ve olmadık anlamlar yüklenmesin ama, ellili yıllarda da böyle olmuştu: Adnan Menderes, yapıyı değiştireceği yerde, "inönü diktası için hazırlanmış kılıfı" kendine uydurmaya kalkmıştı... Bu hata onun sonunu getirdi.
yeni anayasa sonucunda bürokrasiyle halkın iki yüz yıllık zıtlaşmasında yeni bir perde açılmış, yeni bir adım atılmıştır artık.
Fakat korkarım rte, 12 Eylül hukukunu, 12 Eylül "yapısını" olmadık zamanda olmadık bir şekilde ve hatta fütursuzca değiştirmeye çalıştığı için pişman olacaktır.
çünkü yeni anayasa eğer gerçekten tarafsızca ve türk milletinin geleceği düşünülerek hazırlanmış olsaydı, bunu iktidara geldikten 15 sene sonra yapmaya kalkışmazlardı.
YÖK'ü yok etmek yerine kendi emelleri doğrultusuna çekmeye kalkıştığı için... Son derece sakat iki yasayı, Siyasi Partiler Kanunu'nu ve Seçim Kanunu'nu elinde güç olduğu halde tarihimizin çöp sepetine göndermediği için... Türban meselesini dar ufuklara tıktığı, şıpın işi oldu bittiye getirmeye kalktığı, yeni ve demokratik bir anayasa kapsamına sokup başka özgürlüklere bağlamadığı için...
Yunanistan örneğinde olduğu gibi zaman zaman seçilenlerin hedeflerinden şaştıkları doğrudur.
Yenilirse, hatayı kendisinde de araması gerekecektir.
bu kadar cümle kurup bir kez olsun fetö kelimesi kullanmamış olmam benim bile garibime gidiyor artık.