tarihsel materyalizmi kadın kurtuluş mücadelesi için analiz etmek ve sosyalist feminizm ideolojisini buna göre oluşturmak gerekir. yapılan antikapitalist bir söylemi ve kadının durumunun radikal bir biçimde değişmesine yönelik mücadele hattını getirir.
marksizm ve feminizm yöntem ve ideolojik olarak farklı düzlemlerde ele alınmalıdır. bunu düzlemleri birbirinden koparmadan yapmak esastır.
feminizm bütün kadınların bütün erkekler tarafından ezildiğini söyler. bu ezilmişliğin ortak kaynağı açıklanmalıdır: feminizm sınıfları yukardan aşağı kesen toplumsal kimliği erkek olarak belirler. feminizmin marksist kuramın sınıf egemenliği içinde eritilmemesi gerekir.
marksizm kuramda sınıflardan daha temel olan emek kategorisi vardır. tarihsel maddecilik üretim ilişkilerine bakar ve bu üretim ilişkileri arasındaki ilişkilerden sınıflar oluşur. bu noktada kadını erkeğin karşısına koyan temel bir üretim ilişkisi vardır: aile içinde kadının üretim faaliyeti, ev içi emek. kapitalizm içinde bu emek karşılıksız emektir ve doğurduğu sömürü değil ezilmedir. ev işini başkasına yaptıran ve bir işte çalışmayan burjuva kadın da emeklerini özgürce ev dışında harcama özgürlüğüne sahip değildir. bu kadınların denetimi de kocalarının elindedir. kapitalizm öncesi toplumlarda da aile yoluyla kadının emeğine el konur. aile reisi olan erkek üretim birimi olan ailede kadın emeğine el koyar. kadın emeğine el konması durumu cinsiyetçi iş bölümünün ta kendisidir. ve bu durum sermayenin her çağında kadını ikincil konuma koyar. feminist kuramın maddecilikle ilişkilendiği noktada 'el koyma' durumu vardır ve bu durum erkek egemenliğini maddi bir temele yerleştirir.
marksizm tarihsel maddecilikten bahseder. marx'a göre genel üretim faaliyetlerinin belirleyiciliği farklı tarihsel dönemlerde farklı toplumsal yapılar altında ortaya çıkar. kadının ev içi karşılıksız emeği de bu kurala uyar. aile içinde emeğine el konan kadın ile el koyan erkek arasında tek bir sömürü ilişkisi yoktur. tarlada çalışan kadın ile çalışmayan kentli kadın üzerinden sömürü aynı sömürü kavramı ile ifade edilemez. kadınların ortak kavramı olan ezilmişliği soyutluk üzerinden tek bir yerde yani tek bir ekonomik merkez üzerinden tanımlamak yanlıştır. yıkılacak tek odak ailedir.
erkek egemenliği sermaye egemenliğiyle iç içedir.kadın emeğine el koyulmasının sona ermesi için kapitalizmin yıkılışı şart fakat yetersiz bir koşuldur. üretim süreciyle ilgilenmiş marksist kuramın yeniden üretim alanını teori ve pratiğin ilgi alanı dışında bırakmış olması bunun bir göstergesidir.*
erkek egemenliğinde erkekler taraf olmaktan çıkar sağlarlar. bu yüzden kadın kurtuluş mücadelesi marksist erkeklerin egemenliğini de hedef alır. feminizm erkek egemenliğine karşı çıkışın ideolojisidir zira. sistematik bir egemenlik biçimine karşı mücadele ediyor olması feminizmi ideoloji yapandır. bu iki önermeyi biraraya getirince marksizm bütün insanların kurtuluşunu öngören bir ideoloji olmasından ötürü feminizmle çelişmez fakat feminizm marksist kuram içine de dahil edilmez.
marksizm sınıf mücadelesini zorunlu evre olarak belirler. kurtulmuş bireylerin tarih öncesi sınıf mücadelesi veren bireylerin oluşturduğudur. benzer bir diyalektik kadın kurtuluş mücadelesinde de kurulabilir: erkek egemenliğine yani yabancılaşmışlığa karşı özgül bir egemenlik alanına sahip kadınların kendi ideolojileri ile mücadele vermesi. marksizm bu noktada ütopyacılıktan somutun diyalektiği düzlemine geçebilir.
komunizm sınıfların ve devletin soyut olarak yadsınmasına bağlanamaz. sınıf çelişkisinin çözülmesi çelişkinin kutupları arasında somut ve tarihsel bir mücadele ile mümkündür.
kadınların kurtuluşu soyut bir insanlığın kurtuluşu düzleminde değil, somut tarihsel bir düzlemde olacaktır. bu da kadınların erkek egemenliğine karşı mücadelesini gerektirir. sınıf mücadelesinden kopan bir kurtuluş da olamayacağı için feminizm marksist kuram perspektifinde gerçektir.