hani yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim, kaç kağıt attığımı bilmiyorum gibi bir giriş vardır ya eski mektuplarda. ben blues da bunu yaşadım. mutlu olan kısmını mı yazsam, ağlatan kısmını mı yazsam.
aslında blues gitar çalan arkadaşı kıskanmaktır. zira gitarında belli bir yere gelmiş insan bastığı notalara o andaki duygusunu o kadar aktarır ki, duyduğun notalarla nasıl bir duygu içerisinde olduğu anlarsın.
''blues dinlerken, bb kingin hangi perdeye bastığı gözü önüme geliyor''
bunu söylemenin verdiği mutluluktur blues.
bir şişe viski içtikten sonra, ölene kadar müzik dinleme isteğidir.
''bluescular bizim cingenelere benziyorlar, sadece enstürmanları olsun yaşarlar''
işte müziğin ruhun gıdası anlamına gelmesidir blues.
blues tüm riffleri aynı demeyenlerin anlayacağı müzik türüdür.