inanç

entry138 galeri
    23.
  1. "hz. muhammed efendimize, allah tarafından sadece bir kereliğine cehennem gösterilmiştir. gördükleri karşısında peygamberimizin kendisini günlerce korku ve gözyaşı içinde görenler sormuşlar, ya allah 'ın resulu nedir seni bu hallere düşüren. "eğer ki, benim gördüklerimi görseydiniz gözleriniz yerinden çıkar, ödünüz patlar ve olduğunuz yerde düşüp kalırdınız" "

    nasıl çarpık bir düşünce sistemim varsa, nasıl saçma düşüncelerin içinde boğulup kalmışsam, nasıl içimdeki boşluk devasa bir karadelik haline gelmişse artık; benim bu yukarıdaki anekdottan anladığım tek şey, ortada psikopat bir tanrı olduğu. kendi gönderdiği peygambere acı çektiriyor. "bak seni yarattım, bana inanacak şekilde de programladım, ama inanmayanlar için de şöyle bir yerimiz var, bir göz at istersen" diyor. bu tanrı alenen elindeki gücü kötüye kullanıyor arkadaş. önce insanları yaratıyor(ortada ne fol ne yumurta), sonra onları kötü yola düşürüyor(her şeyin sebebi o değil mi ne de olsa), sonra bir peygamber gönderiyor ki dünyayı düzeltsin(fazla süpermen filmi izlemiş olsa gerek), sonra da onun vasıtasıyla insanları korkutuyor ki kendisine tapsınlar(ego tatmini).

    ya çok fazla felsefi analizlere gaklara guklara gerek yok. tek bir soru yeterli: neden? neden günde 5 kez kendisine ibadet edilmesini isteyecek kadar megalomanyak bu tanrı?(gerçi bunun bir de öncesinde peygamberle pazarlık kısmı var; neyse ki hz muhammet'in pazarlık kabiliyeti iyi olduğu için 5 vakitle kurtarıyoruz. bir tanrı neden kendi yarattığı varlıklara acı çektirmek ister? bir tanrı neden kendi yarattığı şeytan'la sidik yarışına girer, nefis'le aşık atmaya kalkar? yahu bu din kendi içinde tutarlı bir şekilde "neden" sorusuna bir tane cevap veriyor mu?

    her insanın aklının kendi sınırları vardır, bunlardan ötesini tahayyül edemez. ama din insanların düşüncelerini o kadar dar kalıplara sokuyor ki en basit şeyler bile akla gelmiyor. gelse de yine dar kalıplar içinde cevap bulunuyor. zaten önemli olan da anlamaya çalışmak değil, insanın kendini tatmin etmesi. faizsiz bankacılık'a yatırdın mı paranı rahatsındır, o paraya neler oluyor, nasıl faiz olmadan bankacılık oluyor falan filan bunlar önemli değildir. çünkü bilgi sürekli sorun getirir. (bkz: ignorance is bliss) daha kolayı ise rahatça önüne atılan yemi yemek, kendi totolojilerinle kendini tatmin etmektir. cmylmz'da reenkarnasyon'la dalga geçilirken "öldükten sonra kralsın be olum" lafından gelen tatmin bu.

    yahu adam gibi bir ikna taktiği bile yok, sadece korku propagandası. bu tanrı kendisine her daim ibadet edilmesini isteyecek kadar megaloman, bizzat kendi yarattığı insanlar bizzat kendi yarattığı nefis'e yenik düştü diye binbir işkenceden geçirecek kadar psikopat, insanların ahlaklarının çevresel koşullardan oluştuğunu bilmeyecek kadar cahil, en nihayetinde tüm her şey kendi imalatı olduğu için, ortada yargılayacak bir dış öğe olmadığını anlayamayacak kadar aptal, aslında tümüyle kendi ürettiği düşüncelerin, çevresel koşulların bir sonucu olarak önüne atılan mamayla yetinmeyen ateistleri de cehenneme yollayacağını söyleyecek kadar çılgın.

    ama ne gerek var düşünmeye. önümüzde zaten hazır mama var. "siz var ya yanacaksınız olm" lafı, zaten tüm her şeyi bitirecek nitelikte. ortada sadece "siz istediğiniz kadar düşünün, doğru yalnızca bizim dediğimiz" diyen insanlar var. nato kafa nato mermer de demiyorum, çünkü bu da olayı sadece bir aydınlanmaya bağlıyor, altındaki dinamikleri yok sayıyor. "öldükten sonra yaşayacağını düşündüğü tatminle ölmeden önce kendini tatmin eden insanlar"a bunları anlatmanın imkansızlığını da kabulleniyor ama cahilliğin ortasındayken kendini bilgi deryasında zannedenlere de hakikaten sinirleniyorum. bilmiyorum, belki de kıskanıyorumdur o rahatlığı, belki de imreniyorumdur içten içe her şeyi çözmüş olma huzurunun dayanılmaz hafifliğine. ama en azından, sırf çevreye bakıldığı için hapse atılmak(cehennem), sırf önümüzdeki küçük kaptaki mamadan gözümüzü kaldırmadığımız için kazandığımız bir cennetten daha değerli gibi geliyor.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük