milliyetçilik

entry1046 galeri video4
    853.
  1. fransız ihtilali ile tüm dünyaya yayılan fikir akımı.

    ülkemizden başlayalım, kurucu iktidar kadroları için devrim öncesi, devrim süreci ve devrim sonrası sıkı bir ideolojik sapma dönemiydi kuşkusuz. mustafa kemal'in o güne kadar okuduğu, etkilendiği fikirler olduğu kadar silah arkadaşlarının da etkilendiği fikir akımları bulunmaktaydı. mustafa kemal gibi zeki bir adam için takdir edersiniz ki bağnaz faşizm benimsenecek değildi, fakat ulussuz-milliyetsiz bir ülke de düşünmüyordu. ortaya kendi harmanladığı, kendi geliştirdiği bir ulus fikriyatı attı, bu fikriyat şahsımca faşizmden en uzak milliyetçilik tanımıydı.

    tüm dünyada imparatorluklar yıkılıyor ve dünya burjuva devrimler çağından geçiyordu, bu burjuva devrimler ulus kökenli devletler şeklinde oluşuyordu, bizim ülkemiz de böyle oluştu.

    ilerleyen dönemlerde bu milliyetçiliği ileriye taşıyan, söz konusu milliyetçilik ile tatmin olmayan çevreler gelişti. atatürk milliyetçiliği onlar için hafif, tavizkardı.

    fakat bu yeni gelişen milliyetçilik, kimler tarafından, hangi ellerle, hangi amaçlarla oluşturuldu?

    yeni oluşan bu atatürk milliyetçiliğinde olmayan islamı da içeren, türk-islam sentezi milliyetçilik, neden deniz gezmiş ve arkadaşlarına saldırıp amerikan gemisine secde etti?

    şimdi sayın okuyan, buraya kadar okuduysan ve eğer milliyetçi-muhafazakar bir çizgideysen, neden ülkücülük yemininde bahsi geçen emperyalizme secde edenleri görmezden geliyorsun? neden yapıyorsun bunu?

    kim gerçekten düşman kuvvetlerinin karşısında, kim gerçekten anti emperyalist, kim emperyalizmin uşağı? neden fark etmiyorsun?

    mesela tam bağımsızlıktan yana olan uğur mumcu'yu neden sevmedin? neden sevmiyorsun?

    bu ülkede 50-60 yıldır milliyetçiler amerikancı çizgide yetiştirildi. siyasal islam ne zaman sıkışsa milliyetçiler kurtarmadı mı? amerikanın yedek lastiği olmadı mı?

    derinlemesine tarihi eşelemeye bile gerek yok aslında, örnekler çok. üniversite yıllarımda kendi gözümle tanık olduğum bir anıyla bitireyim entry'i;

    sene bilmemkaç, aylardan kasım, yök eylemleri yapılıyor, sol görüşlü öğrenciler slogan eşliğinde yürüyüş halindeler, özel güvenlik tarafından önleri kesildi, arbede çıktı ve öğrenciler özel güvenliği alt ettiler. buraya kadar sıradışı bir şey yok, öğrencilerin sayısı çok daha fazlaydı, polis gelmiş olsaydı polis de öğrencileri döverdi. benim hayretler içinde kaldığım yapboz zinciri tam da bu noktadan sonra başlıyor...

    ertesi gün okulda sol bir öğrenci topluluğu doğu'daki çocuklara yılbaşı hediyesi olarak oyuncak göndermek için masa açmış, çalışma yapıyor, birden karşısına normal zamanda solcular var diye gelmedikleri bir yere ülkücüler masa açıyor, bir sürü kalabalık, doğanlar ve şahinler diziliyor ülkücülerin yanına. sürekli sol görüşteki çalışma yapan 5-10 çocuğa bakmaya başlıyorlar, sonra vakit geliyor, içlerinden biri gidip oyuncak toplama afişini yırtıyor, o noktadan sonra kavga başlıyor, diğer sol örgütler de toplanıyor ve ülkücüler ile sol arasında kavga büyüyor, derken ne oluyor? polis geliyor, ülkücüleri arkasına alıyor, kalkanı kaldırıp onları koruyup başlıyor solculara saldırmaya... aradan zaman geçiyor ve öğreniyoruz ki hepsi planlanarak yapılmış...

    özel güvenlik evvelsi gün dayak yiyince, gerekli yetkililer ülkücüleri aramış, olay anlatılmış, bu solcuları nasıl dövebiliriz diye konuşulmuş, ülkücüler ertesi gün solcuların takıldığı yere bir bahane ile çalışma koymuş, polis olaydan haberdar edilmiş, üniversite yönetimi - özel güvenlik şirketi - ülkücüler üçgeniyle solculardan intikam alınmaya çalışılmış.

    şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim. normal mi bu olanlar? o ülkücülerden biri de o afişe bakıp biz napıyoruz çocuklara oyuncak topluyorlar demedi, normal mi...

    değil sözlük, değil. bu yurdu sevmeyi amerikancılara bırakmayacağız, biz bu ülkeyi edirne'den ardahan'a kadar çok seviyoruz, milliyetçilerden daha çok.
    0 ...