3-4 sene önce öğrenci evimin alt katında almancılar otururdu. vize haftamdı, komşuların almanya'dan misafirleri gelmiş ve onu evde bir saatliğine yalnız bırakmışlar. alman kızı da durur mu açmış son ses ichhhhhh hooooo haaaaa yaaaaaaaa diye bi şarkılar, aman allah'ım gece 12-1 civarı, benim oda yıkılıyor. kapısını çalıyorum duymuyor, yumrukluyorum tık yok.
çıktım odama tekrar camdan aşağı sarktım bağırıyorum sinek vızıltısı gibi kalıyor tabi o müziğin yanında ama vazgeçmiyorum asla. yine de duyan var mı? hayır.
o sırada komşular gelmiş, sokak sokak değil karnaval yeri, alman kız çılgınlar gibi dans ediyor gölgesini sokaktan takip ediyorum, ben elime almışım bir çarşaf, sallayarak kızın dikkatini çekmeye çalışıyor ve belimden aşağı sarkmış bağrınıyorum. vaziyet tam olarak bu. dışarıdan elinde bir çarşaf camdan delicesine sarkmış sallayan bir insan görenler de napsın? başımı kaldırdığımda vallahi de ağzı açık beni izliyorlardı. bu ağzı açık kalma olayının gerçek olduğunu tam o an anladım. neyse konuştuk anlaştık, alman kızını artık bağladılar mı ne yaptılar bilmiyorum ama bir daha da müzik sesi duymadım.
işte ertesi gün o komşu kapıyı çaldı bu bimde satılan muhteşem ürünü getirip kusura bakma falan dedi de bu kurabiyeyle tanışmış oldum. ne vizelerde ne finallerde bana eşlik etti sayısını bilmiyorum. şimdi ne zaman yesem eski bir mahallede hala oralarda bi yerlerde olan komşuluğu, insanlığı hatırlatır. bi de belden aşağı sarkıp çarşaf salladığımı.