Mesnevi'de yüzme bilmemekle ilgili bir hikaye vardı. Hikaye şöyle;
Bir nahivci gemiye binmiş gidiyordu.
Gemiciye bir soru sordu.
“Sahip misin nahiv bilgisine”
Gemici de sordu nahivciye,
“Bilmem ki, nahiv de ne? ”
Dedi ki nahivci gemiciye,
“Ömrünün yarısı hiçe gitti desene.”Aradan zaman geçti, fırtına başladı.
Gemi bir girdabın ortasında kaldı.Gemici nahivciye seslendi.
“Efendim yüzme bilir misin? ”
Nahivci cevap verdi.
“Ben yüzme bilmem” dedi.
Dedi ki gemici nahivciye,
“Ömrünün tamamı hiçe gitti desene.
”Bilginle böbürlenme sen sakın.
Böbürlenip de,
Hak gözünden düşmekten sakın.
Ağaçlar kalem olsa ayetine bak.
Orada ilmim sınırsız diyor Hakk.Çok biliyorum deme sakın.
Çok demektir tamama yakın.Böbürlenmeden eski durumuma göre,
Çok şey biliyorum diyebilirsin.
Böbürlenmeden eski durumuna göre,
Çok şey bildiğine sevinebilirsin.
Olmaz günahı, böbürlenmesiz sevincin.Mevlana söz eder bu hikâyede mahiv den.
Mahiv yokluktur, yok olmadır benlikden.
Yokluk bilgisi, fenafillah da derler buna.
Bunun için son vermelisin tüm olumsuzluğuna.
Ulaşmalısın dünya sevgisi ve benlik yokluğuna.Benliğin arzuların diriyse eğer,
Denizin dibinde bulursun yer.
Ölmüşse benliğin arzuların.
Deniz taşır seni batmazsın.insani özellikleri aşmışsan eğer.
Hz.Allah’ın gönlünde bulursun yer.
Hakikat sırları denizinde batmazsın.
Bunun için Allah’da yok olmalısın.
Nahiv:
"Arapça ilimleri, on iki ilimden ibarettir."
Bu ilimler; nahv, sarf, arûz, kâfiye, lügat, garaz, inşâ, hatt, beyân, meânî, muhâdara, iştikâk.