günümüzde, bir çocuk için en kötü isim seçimi gibi görünüyor, ancak bu mevzunun kökenine indiğimizde çok şefkatli, çok koruyucu bir uygulama görürüz.
fazla uzatmadan giriyorum mevzuya,
eski türklerdeki inanışa göre, bir çocuk doğduğu zaman albastı gelip çocuğun canını almaya çalışır. bu yüzden aile, yeni doğanı güvendiği bir aileye emanet olarak bırakır. çocuk bir süre başka bir evde kaldığı için, albastı çocuğu bulamaz ve bu yüzden emeline ulaşamamış bir şekilde geri gider. anne baba ise albastının gittiğine inandıktan sonra çocuğu emanet verdikleri aileden alır ve bu yardımları için bir nevi teşekkür mahiyetinde hediyeler verir. albastı belki tekrar geri döner, çocuğu bulup canını alır diye çocuklarına da "bu çocuk sahipli, artık ona dokunamazsın" anlamına gelen "satılmış" ismini verirler.
tarihimiz, mitolojimiz böyle naifliklerle, güzelliklerle dolu.