''Sanal zaman, uzaydaki yönlerden farklı değildir. Bir kişi kuzeye doğru gidebiliyorsa, dönüp güneye doğru da gidebilir; aynı biçimde, bir kişi sanal zaman içinde ileriye doğru gidebiliyorsa, dönüp geriye doğru da gidebilmesi beklenir.''
Stephen W. Hawking, A Brief History of Time
''Birdenbire, dünyada başkalarının da bulunması, bizlerin ise bu başkalarının arasındaki bir ''başkası'' olmamız olanağı doğar. Tüm anlamlar ve her amaç ortadan kaybolunca, uygarlık üzerinde, sanki silik izler ve kalıntılar üzerinde gezinir gibi amaçsızca gezinmek fırsatı ortaya çıkar. insanlık birikiminin tümü düşsel bir müze olur.''
Paul Ricoeur, History and Truth
Modernliğin Sonuçları kitabına bu şekilde başlaması; vaka eşittir sosyolojiksel tanımı budur mantığında ilerlemeyen tam aksine sorgulayıcı ve kalıplaşmışlıktan uzak bir dili vardır.
''Kapitalist toplum neden bir toplum olarak değerlendirilir?'' Paragrafa başlarken bu ve benzeri sorularla başlaması daha devamını okumadan sizinde biraz üzerinde düşünmenizi sağlıyor.
Şahsi düşüncem; neden modernlikte bu kadar tedirginvaricilik var?
Tabi ya, entelektüel endişe!. Her yeni'nin doğru ve güzel olduğu, eskinin artık yetersiz kaldığı kanısıda olabilir. Yeni bir telefon çıktığında bir alt modelinin artık o kadar iyi olmadığı düşüncesi çoğumuzda vardır. Bilimsellik ve modernleşme içinde bu örnek geçerli olabilir mi? Ama bu yeni'nin iyi ve hatasız olacağı, yani modernleşmenin ve bilimin doğru yolda olduğu anlamına gelmez.