bir başka yöntemi daha vardır bunun:
önce sizi bi odaya alırlar. sedyenin üzerinde biraz korkarak oturursunuz. daha sonra hafif toplu genç bir hemşire acıyarak bir bakar sonra gülümseyerek büyük, içi siyah poşetli bir çöp kovasını sürükleyerek yanınıza getirir. hap verir önce yutarsınız. az yutmuş gibi! ardından gülümsemesi kaybolur ve tekrar bakar. derin bir nefes almanızı söyler. hemen yanınızda duran masadaki naylon poşetleri eline alır. kapağını açar. ne bu diye sorduğunuzda ise kısa ve soğuk bir yanıt gelir. ''su'' belki de yaptığınızın cezasını vermek ister ya da gecenin bu saatinde çıkan işten rahatsızlık duymuştur. soğuk bakışlarını tekrar poşetlere çevirir. hiç bir şey söylemeden onları ağzınıza dayar ve hızlıca sıkmaya başlar. ilk başta içemezsiniz böylesine hızlı gelen suyu daha sonra soğuk ve uğraşmak istemeyen bakışlarıyla karşılaşınca mecbur içersiniz hepsini. daha sonra mideniz kaldırmaz tabiiki bağıra bağıra kusarsınız. ağlayarak.
ardından kontrol odasına alınırsınız ve bir gece orada kalırsınız. serum verilir yorgun düşmüş bedeninize.
bundan sonrası çok daha kötüdür. katı hiç bir şey yiyemezsiniz. boğazınız sürekli yanar. annenizin zoruyla biraz çorba içersiniz. onu da anında kusarsınız. midenizde bir şey kalmaz yine kusarsınız. bu sefer kanlı kusarsınız hatta. boğazınızda yara oluşmuştur çünkü. kan demişken çok da dikkatli olmalısınız. tuvalete çıktığınızda* kan gelmemelidir. çünkü o zaman mide kanaması meydana gelmiş olur. o da ayrı bir endişe konusudur.. neyse midem bulanmaya başladı belki devamını -yazabilirsem- başka zaman yazarım.
