Kitle psikolojisinde Temel yaklaşım olarak freud ve le bon'un birbirine zıt olan yaklaşımları esas alınır.
Le bon'a göre birey, kitle içerisine girdiğinde kendi kimliğini yitirir ve içinde bulunduğu kitlenin davranışına ayak uydurur. Ve le bon kitle psikolojisine toplumsal bakış açısıyla yaklaşır, bireyselliği reddeder.
Freud ise le bon'un tam tersi olarak kitle psikolojisine bireysel bir bakış açısıyla yaklaşır, toplumsallığı reddeder. Ona göre birey kitle içerisinde günlük hayatta baskıladığı içgüdülerini kitle içerisinde dışa vurur. Yani kimliğini yitirmez. Çünkü günlük hayatta bu güdülerin dışavurumunu sağlayamaz. Kitle, bireyin baskıladığı içgüdüsünün dışavurumunu sağlayabilmesi için uygun ortam yaratır bireye.
Bir taraf seçmek yerine her ikisinin de haklı olduğu durumlar gözlemlenebilir. Yani iki yaklaşımın geçerliliği de durumdan duruma değişebilir.
Gerçek hayattan örnek verecek olursak, Ahmet Kaya'nın 98 yılında kovulduğu ödül gecesinde mahsun kırmızıgül'ün içerisinde bulunduğu kitleye ayak uydurmak zorunda oluşu le bon'un yaklaşımının geçerliliğini gösterebilir. Mahsun kırmızıgül, kendi kimliğini yitirerek isteksizce ayak uydurur Ahmet kaya'yı yuhalayan kitleye. Ve alkış tutar, Reha muhtar'ın zoruyla.
Madımak katliamında ise Freud'un yaklaşımının geçerliliği görülebilir. Kitle içerisindeki bireylerin içinde baskıladığı saldırganlık güdüsünün kitlenin buna uygun ortam sağlamasıyla dışavurumunun nasıl gerçekleştiği görülebilir.
Kitle psikolojisine örnek olarak ise pek çok açıdan analizi yapılabilecek das experiment filmi iyi bir örnek teşkil eder. Keza bu filmde de le bon'un ve Freud'un yaklaşımlarının geçerli olduğu çeşitli durumlar görülebilir.
Kitle içerisinde lider karakterde bir birey ön plana çıkar ve kitlenin davranışları bu lider tarafından belirlenir. Bu durum filmde de gayet net bir biçimde görülebilir.