az evvel haberlerde alt yazı gördüm, sinirlendim, bağırdım, küfrettim halimize.
öncelikle, vahşetin, tecavüzün, pisliğin dili, dini, milliyeti yoktur. faili kim olursa olsun en ağır cezaya çarptırılması gerekir.
alt yazıda, aile bakanımız hollanda fatihi, cok sert bir dille kınamış sakarya'daki elim hadiseyi. elbette kinayacak fakat, bugüne kadar gerçekleşen tecavüz, taciz, aile içi şiddet, çocuk istismarı olaylarını neden bu kadar sert bir dille kınamadı?
ben asla kurban ayrımı yapmam suriyeli türkiye'li diye. ama hükümetin konuyla en alakalı iki bakanı (içişleri ve aile), birer gün arayla suriyeli guzellemesi yapıyor, camilerde suriyeli hutbesi okutuluyor. neden bu ayrım? mini etek giyen kadın tecavuze uğradığında, suçlu kim diye tartışılan bir ülke haline geldik farkında mısınız? şort giydiği için dayak yiyen, hamile olduğu ve dışarı çıktığı için tacize uğrayan, geç saatte eve dönerken tecavüz edip öldürülen kadınların yanında durmadı, ellerinden tutmadı. bu kadar sert kınamadı sayın aile bakanlarımız. bir kereden bir şey olmaz diyerek, çocuk istismarını kapatan bir kurum ve bağlı olduğu iktidar, kurban suriyeli olunca neden bu kadar sertleşti?
ensar muhacir davasında, muhacirlerin başında peygamber vardı. medineliler kucak açtı, buyur etti muhacirleri. türkiye'nin başına gelen bu olayı ensar muhacır olarak lanse etmek, en hafif tabirle terbiyesizliktir. evsahibine sormadan misafir çağıramazsınız, bu kadar basit.
hep söyledim, kendini ensar yerine koyanlar, suriyelileri, bakabilecekleri kadar,en az bir aile olmak kaydı ile evlerine buyur etsinler. inanın dışarda bir tek mülteci kalmaz. kalırsa da, ab'nin verdiği para, fazlasıyla yeterli onlara devletin bakması için. ama sen bana sormadan ülkemi ne idüğü belirsiz insanlarla dolduruyorsun (içlerinde bir çok terorist olduğu biliniyor), ve benden bunlar için fedakarlık yapmamı bekliyorsun. bu ne adil ne de dine uygundur. bu kul hakkına girer.
bayramda ziyarete gidilebiliyorsa bir yere, o yerde yaşanabilir de.
hükümet yanlış yaptığı mülteci politikasının faturasını bize çıkartıyor.
kimseyi savaşın ortasına atalım demiyorum. savaş felakettir. kadın, erkek, çocuk, yaşlı farketmeksizin yok eder. oradaki gibi, kimin kime karşı oldugu belli olmayan bir savaştan kaçmak da doğaldır bana göre. ama bunun şekli bu olmamalıydı. mülteci kampları olmalıydı. şehirlere başı boş bırakılmamalıydı insanlar. adaletsizlik had saffada ve insanlar artık buna dayanamıyor. pozitif ayrımcılığın boku çıkmış durumda. vatandaş kendi ulkesinde 2. sınıf muamelesi görüyor. mültecilere inanılmaz haklar tanınıyor.
eğer hükümet gerekli olumlu adımları atmakta biraz daha geç kalırsa, korkarım daha kötü şeyler olacak. insanlar arasında suriyeli düşmanlığı büyüyor. buna önlem alınmalı.
bizim çocuklarımız suriye'de, onlar için ölürken, suriyeli genclerin burda, plajlarda bizim kadınlarımızı taciz etmeleri bardağı taşırıyor.