Bir nicenin belin büker, bir nicenin mülkün yıkar,
Bir nicenin yaşın döker, var gücüyle üzer ölüm.
yunus emre'nin ehli tarik olmasının arkasında yatan sebep esasen ölüm ve hayat arasındaki farklılıktır. burada denilen farklılık esasen yunus'un bakış açısında çoğu sevmediğimiz şeylere karşı hislerimizin kaynağında yaşam yatar ve ölüm geldiğinde ceset sevilmeyen herşeyden daha sevimsiz olur. bu nedenledir ki yunus yaratılan herşeyi sevme azmindedir.
1100-1300 yılları dünya açısından mongol istilası, haçlı seferleri, haşhaşiler gibi, şii büveyhoğullarının kalıntıları, fatımilerin islam coğrafyası üzerindeki baskıları ile hümanizmin kangren olduğu bir dönemdi. böylesi bir dönemde insanlığın, sevginin, barışın, huzurun, kardeşliğin ve dahi tüm güzel duyguların yeşerebilmesi için, yunuslar, mevlanalar, hoca ahmet yeseviler, şiraziler, yerine göre ömer hayyamlar gerekliydi. ve bu insanların asıl görevleri devlet yöneticilerinin körelen vicdanlarını halk içerü girdirmemekti.
bugünün konjektüründe bakıldığı zaman, değişimin, güç sahiplerinin elinde olduğu aşikardır. ve bu değişim bugün bir insanı algıda dünyanın en iyi insanı yapabilirken, diğer yanda insanların algısında dünyanın en bedbin kişisi haline de getirebilir. böylesi bir dönemde bizim de yunus gibi mevlana gibi anadoluunun insanları arasında tutkal vazifesi görecek kişilere yada onların temsilcilerine ihtiyacımız var.
bugün yolda yürüyen bir grup insanın otağına gübre dökenler, sevmediği herkese terörist diyenler, köprüsünü kapatıp zorla tünelden geçirenler, halk arasında görüş ayrılıklarını uçurumlar seviyesine getirenler etrafımızı çevirmiş durumda. dünya genelinde popülist söylemler tıpkı fransız ihtilalinin hemen sonrasında olduğu gibi sivri ve keskin bir hale gelmiş, bakıldığında çok güçlü devletler kendi içlerine kapanıp dış ilişkilerde hukuk veya komprimiz davranışlardan uzaklaşmaya bağlılıklarını minimalize etmeye çalışıyor. halkların kardeşliğinin temel taşı olan hümanizm kutsal olmaktan gereksiz olmaya doğru bir evrilim sürecinde... alman genç kız böbreğini çaldığı sureyeli mülteci için "buraya gelmenin bu ülkede yaşamanın çeşitli bedelleri var bu bedeller çok çeşitli, o kız canı yerine böbreğinden oldu..." şeklinde konuşabiliyorsa, artık yeni yunusların, ebu turab ali gibi kün inden-nâsi ferden mine n-nâs deme zamanı gelmiştir. ibrahim ethem gibi sarayı, cariyeleri, şatafatı bırakıp dilenci olabilecek kadar insanlar içinde insanlardan bir insan olmak...
yunus emre adım adım gezdi, ve kendisine ilham edilen görevi ifa etmek için "Ben Yunus'u biçareyim, Aşk elinden avareyim, Baştan aşağı yareyim, Gel gör ben aşk neyledi" demiş, yola revan olduğu her gün bir kaç kişi ile hasbihal ederek onların ruhlarını tedavi etmiştir. bugün dünyanını ihtiyacı olan budur.
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir