hayatı zorlaştırmada üstümüze yok. bir sürü şeyi otomatikleştirelim derken, psikopat olup çıkıyoruz. eniştem bu otomatik kapılar; halamın oğlu fotoselli ışıklar; kayınçom eli uzatınca akan musluklar yüzünden; şevçenkom da otomatik turnikeden çıkamadığı için vakt-i zamanında profosyonel destek almışlardır. anlamadım nedir yani? kolundan tutup açacaksın kapıyı, ne diye sinyalizasyona kasıyorsun?
kapı nihayetinde. emir kulu. cezai ehliyeti olmadığı için suçlayaman. kaç defa bu algılayıcı segmentine el salladım görsün beni diye, kaç defa yalvardım "açıl susak ağız açıl" diye, bir kere bile olsun beni kaale almadı. ayrıca altı üstü vergi dairesi, algıyacı segment ne ya? uzay üssü gibi.
ama gün gelir devran döner, turnike döner, sorulur bunların hesabı. "manuel hareketi" kuruyorum. bakan ve milletvekilleriyle, sendika başkanlarıyla, avam meclisiyle, ingiltere kraliyet ailesiyele bir dizi temaslarda buluncağım ve bu "manuel hareketi" ni gündeme taşıyacağım. belki de hayat kolaylaşır, yüzümüze bir bir kapanan kapıalr açılır. zeki müren kapısı değil yani, açılır illa ki.