yuruyelim seninle istanbul da

entry1 galeri
    1.
  1. istanbulda aşık olunca okunacak olan ilk şiir... nurullah genç'in kaleminden dökülen bir istanbul güzellemesi...

    Kırmızıyı sevdiğini bilseydim

    hayallerim kıpkırmızı olurdu



    istanbul hala güneşin ardında

    ufuklarında birkaç kara leke

    birkaç kan pıhtısı dudaklarında

    istanbul hala sevimli mi sevimli

    ve hala bir tomucuk tadında

    yürüyelim seninle istanbul'da



    korkusuz bir rüyadır

    bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da

    birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü

    yenilgisiz bir muamma gibidir

    arar buluşmayan ellerimizi

    deli rüzgar yine sarhoş, hovarda



    tam orada, Çamlıca yokuşunda

    birkaç bulut çekelim gökyüzünden

    damarlarımızdan geçirelim ve birden

    bırakalım suların üzerine

    sen bir defa konuş, sen bir defa gül

    kumlu ebrular yapalım seninle

    serpmeli ebrular, bülbülyuvası

    hercaimenekşe, gonca ve sümbül



    yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında

    yürüyelim seninle istanbul'da

    boğaziçi mağrur türkülerini

    gözlerine baka baka söyleyin

    martılar üşüyünce

    denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi



    anlayabilir misin

    neden çıban gibi büyür bağrımda

    büyür de kelebek olur bu sızı

    kırmızıyı sevdiğini söyledin

    bu yüzden mi günlerdir

    istanbul'da gül kokusu yayılan

    tepeler kırmızı, sular kırmızı



    istanbul bilmeli ki, sahillerine

    mehtabı taşıyan senin bakışlarındır

    istanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler

    önce senin yüreğine açılır

    uzaklarda bir yerde

    toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın

    parmaklarında hüzün

    sana doğru akan nehrin

    ağlayan suretidir



    bir elimizde umut

    bir elimizde sevda

    yürüyelim seninle istanbul'da

    musiki kesilsin, tükensin yazı

    çaresiz kalınca mızrap ve şiir

    ozan bir kenara bıraksın sazı

    ressam fırçasına neden mi kızgın

    tuvalde çizgiler, renkler kırmızı

    kırmızıyı sevdiğini bilince

    çekilir mi artık güllerin nazı



    Anadolukavağı'nda her akşam

    burcu burcu bir rüyadır hayalin

    karanlık, hüznünü düşürür dağa

    kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar

    endamın her sabah iner toprağa



    hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz

    ayrılık acıyla süzülür kandan

    nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda

    dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler

    öylesine yorgun, mahzun ve candan



    istanbul bir yanımda, sen bir yanımda

    uykusundan uyanınca fırtına

    dalgalar türkümüze aşina olur

    yüzümüze bakınca deniz fenerleri

    sahibini arayan gemilerin

    çığlığıyla vurulur



    tarih heyelandır hainlerin ardında

    istanbul tarihin soylu anası

    biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız

    sevdayı kız kulesi'nden

    yalıların burukluğu altında

    geçiyoruz sokaklardan delice



    anlayabilir misin

    beyoğlu'nda gezinen

    hayal kırıklığının benden türediğini

    anlayabilir misin

    kırmızı neden böyle

    doldurur aynalara inleyen yüreğimi



    sana giden yolların kavşağında

    bir adam direniyor izini bulmak için

    siliyor tanyerine akan alın terini

    ufkunda sapsarı umudun rengi

    mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah

    arıyor sessizce kaybolan günlerini



    Gülhane'de simit satan çocuklar

    nasıl anlasınlar ellerimizin

    neden böyle çekingen olduğunu

    Ayasofya önünde tramvay bekleyenler

    gökyüzüne dokunurken bu acı

    kimdir diye sorsunlar içlerinden

    birlikte yürüyen iki yabancı



    biz gitsek de, istanbul'da yine de

    yıllar yılı gezinmeli bu sızı

    benden bir yaralı şiir kalmalı

    senden bir tebessüm, bir de kırmızı
    1 ...