niğdeli bir arkadaş ailesinin yanına giderken dönüşte ne istediğimizi sordu, ne bilelim biz niğdenin nesi meşhur, niğde ne bi kere daha onu bilmiyoruz anla yani, " e işte nesi meşhursa ondan getir" diyerek geveledik. iyi dedi, bi kasa getiririm dedi ve gitti. sonra biz bunu unuttuk tabi normal hayatımıza, günlük eğlencelerimize dalmışız, bir sabah kapı açıldı ve bu ellerinde bi dolu bavul poşet ıvır zıvır eve daldı, uyku sersemi kalktık yardım falan ettik ve bizim niğde gazozunu gördüğümüz ilk andı bu. içsenize birer tane dedi, sabah sabah ne gazozu yaaa! dedik uyuduk, kalkınca ağzımız böyle çamur gibi kahve mi içsek çay mı diye mızmız dolanıyoruz evde, "gazoz için gazoooz" diye bağırdı bu. ver a q içecez dedik ve birer tane elimize aldık, kapağı çok kolay açıldı, sanki çevir aç kapağı gibiydi, "adi olur da bi gazoz bu kadar mı olur" deyip kafaya diktim, ilk lıkır lıkırlar geçip, gazoz mideme inerken, dilimde tadını hissettiğimde, yeni bir içecek keşfettiğimi ve bu tadı ömrümün sonuna kadar isteyeceğimi anladım. coca cola yı ilk içen adamın hissetikleriyle aynı olmalıydı. sonraki 3-4 gün boyunca evdeki gazozları paylaştık, hatta pokeri, tavlayı bulaşığına değil de gazozuna oynamaya başladık. en son 10 milyon verip son kalan gazozu evarkadaşımdan satın aldığımı hatırlıyorum.