Sene 1997. Bizim köye ilk defa atari gelmiş. Atarileri köy kahvesinin yanına koymuşlar. Siyaset muhabbetlerinin, tarım muhabbetlerinin yanına bir de aparkat, aryuken gibi terimler eklenmiş. Bir tarafta yaşlılar tesbih çekiyor, diğer tarafta gençler aduket çekiyor. Tam bir kuşak çatışması.
Ben de street fighter'e sarmışım. Baldrog'u alıyorum, kolu ileri geri oynatıp tuşa bastığımda aduket atıyor. Bildiğim tek numara bu. Bu hareketle oyun falan bitiriyorum ama o heyecanla kolu nasıl oynatıyorsam 3 kere bozdum aleti. Atari sahibi bana jeton satmamaya başladı, o derece.
Neyse efendim ben de bıraktım zaten atari matari boş işler deyip. Uzun bir ara verdim. Bir gün bir arkadaşım ekmek aldı. 2 jetonluk da para üstü kaldı. Haydi dedi gel street fighter oynayalım karşılıklı kapışalım; ama aduket falan yok normal tekme tokat kapışıcaz dedi. Tamam dedim. Gitti jetonları aldı. Adam bana satmıyor çünkü. Başladık oynamaya. Normal devam ediyoruz ama benim aklım hep aduketli yumrukta. Durduramıyorum kendimi. Tekme tokat devam ederken ben dayanamadım bir koydum aduketi Hoopp canın yarısı gitti. Lan oğlum hani yoktu. Ya kusura bakma istemeden oldu. Neyse devam. Ben yine kendimi Tutamıyorum. Bir aduket daha. Hop can gitti. ikinci raund. Bak yapma etme. Ben içimdeki baldrog'u Tutamıyorum. Neyse 2 aduketle bunu yendim. Arkadaşın bana ettiği küfrü hala unutamam: "o kol götüne saplansın inşallah!"
Bu çekti gitti. Ben tek başıma oyuna devam ederken atari sahibi "yine mi sen geldin ulan" deyip kovalamıştı.