tekirdağ çerkezköy'deydim. evde hamile annem, babam, ben ve 7 aylık bebek kardeşimden başka dedem, babaannem ve halam vardı. raylı sistemle inşa edilmiş, yüksek binalardan oluşan yeni bir sitede ikamet ediyorduk. evimiz binanın 10. katındaydı. gece vakti ani bir telaşla uyandık. etraftaki sallantı seslerini, babaannemin "hüseyin*, çocuğu al" deyişini ve oturma odamızdaki kitaplığın devrilişini hatırlıyorum. ben daha çok küçüğüm o zamanlar. biri "deprem oluyor" dedi, ardından televizyonumuz devrildi. camdan bir baktık ki dışarıya, site halkı gece yatağından fırladığı gibi inmiş aşağı. bizim binayı seyrediyorlar. elektirik direkleri arabaların üzerine devriliyor. her yer deli gibi sallanıyordu. iyi hatırlıyorum tavanda deli gibi sallanan avizeye bakmıştım. o avize o depremden sağlam kurtuldu ve yıllarca kullandık. şu an hala evin bir yerlerinde saklıdır.
ev halkı, neye uğradığını şaşırmış bir halde daireden dışarı attık kendimizi. beni babaannem aldı, daireden çıktık. elektirikler yoktu, babam el feneriyle geldi ve o telaşla, elektirikler kesik olmasına rağmen bizi asansöre yönlendirmeye kalktı. biz de gittik. tabi telaştan ne yapacağını şaşırmışız demek ki. merdivenden inen komşular babama bağırdılar sonra ayıktık durumu. hayır elektirikler olsa bile deprem anında asansör kullanılmazken biz o karanlık apartmanda hangi mantıkla gittiysek artık. annem çok telaşlandı, "10 kat nasıl ineceğiz şaadiiiii*?!" kadın bir de hamileydi lan... neyse, çok şükür aşağı sağ salim inebildik. merdivenden inerken sarsıntı durmuştu zaten. sokakta ağlayanından titreyenine, yaşlısından gencine, gecelikle ineninden atlet donla çıkanına kadar her çeşit insan vardı. o gece babamın çalıştığı şirketin misafirhanesinde kaldık 6 kişi ve 1 bebek.
o zaman küçüktüm. durumun vahmiyetini kavrayamıyordum. büyüyünce anladım, ne kadar büyük bir felaketi böyle ucuza atlattığımızı. halime çok şükür ediyorum. sonuçlarının felaket boyutunu şimdi anlıyorum. 18 bin kişinin ölüp, 48 bin kişinin yaralandığı ve marmara'da yaşayan milyonlarca insanın doğrudan; Türkiye'de yaşayan on milyonlarcasının da dolaylı olarak etkilendiği, hafızalarda ve kalplerde ne gibi izler bırakan nasıl bir felaket olduğunu şimdi kavrıyorum.
büyük geçmiş olsun diyorum ama ülkemizde bu kadar şerefsiz, rüşvetçi müteahhit ve memur varken insan hayatının bu kadar ucuza gitmesinin kaçınılmaz olduğunu biliyorum. türkiye gibi deprem bölgesi bir ülkede 3 kat izinli arsaya rüşvetle 10 kat bina yaptığı halde malzemeden çalan şerefsizler varken bu kayıplar kaçınılmaz.