bir gün niyazi ye bir telefon sapığı musallat olur. ona sürekli mesaj atar. sevil senin olduğunu biliyorum, baban vefat etmiş duyduğuma göre, geçmiş olsun diyecektim tarzı mesajlardan gına gelir. niyazi de sürekli der ki ona, ben sevil değilim, hatta ben bir bayan değilim diye. ama o zat-ı muhterem anlamaz. biliyorum senin olduğunu sevil yalan söyleme der durur. niyazi, bu mesajlardan kurtulamaz, en sonunda o kişiyi arayıp konuşmaya karar verir. der ki ona, benim adım niyazi bilader, bak sesimi de duydun ben sevil olamam değil mi der. zat-ı muhterem anlamamakta ısrar eder, hala mesaj atar. sevil, senin olduğunu biliyorum başkalarına beni aratma falan der. bu niyazi, olayı bana bu noktada anlatır. artık olayda üç kişi vardır.
1. zat-ı muhterem sapık
2. niyazi
3. kardiyak
niyazi bana bu olayı anlatırken, ilginç bir detaya da dikkat çeker. zat-ı muhteremin bir de ringası varmış. yurtseven kardeşler den "ölmek var dönmek yok".
niyazi, topu bana atar sen ara diye. ben de dedim neymiş bu şarkı daha önce duymadım bir dinleyeyim diye. hem de konuşayım dedim belki etkili olur sanmıştım.
zat-ı muhterem aranır:
k: merhaba.
z: merhaba. kiminle görüşüyorum?
k: ben demin mesaj atıp rahatsız ettiğiniz kişinin kız arkadaşıyım. o sevil değil, ben de lezbiyen değilim takdir edersiniz. bir daha aramayın, rahatsız etmeyin lütfen.
z: kem.. kümm...
k: ayrıca, babası ölmüş bir kişiye geçmiş olsun denmez, başın sağolsun denir.
z: tamam teşekkür ederim.
k: iyi günler.
telefon kapatılır. olayın da bu telefon gibi kapancağı sanılır ama nafile.
zat-ı muhterem hala mesaj atar niyazi ye. niyazi artık hayattan bezer. her gün günde dört-beş defa mesaj gelir.
sevil senin olduğunu biliyorum ne olur bir cevap ver tarzında.
birkaç gün sonra ben ve niyazi aynı ortamda bulunuruz. bu zat-ı muhteremden hala mesajlar gelir. onunla başa çıkamayacağını anlayan niyazi, olayı bana devreder. artık oyun başlamıştır.
yine sevil senin olduğunu biliyorum tarzı bir mesaj ve olanlar:
z: sevil senin olduğunu biliyorum. ben sadece baban için mesaj atmıştım sana. gerçekten çok üzüldüm. ne olur bir cevap ver.
(biz bu sevil in, zat-ı muhteremdeki sıfatını eski sevgilisi olarak tahmin edip ona göre mesaj yazdık)
k: tamam, itiraf ediyorum. ben sevil. ama seninle konuşmak istemiyorum. bir daha mesaj atma lütfen. bye.
z: niye öyle diyorsun zaten şuan serap sana mesaj attığımı bilse beni siler. ben onları göze aldım.
k: ben seni babam yerine koymuştum, sen bana neler neler yaptın. seni çok sevmiştim, ama bitti... affedemem seni.
z: hadi yaa. baban yerine mi koydun? çok duygulandım ağlıyorum şu an :( (o smiley mesaja dahil)
k: zırlamayı kes. sen kendi salaklığına ağla. ben sevil değilim.
z: ne diyorsun sen yaa, madem sevil değilsin niye mesaj atıyorsun? hem sevil benim sevgilim değil, dostum!
k: bunu sen istedin.
z: sevil değilim desen anlardım. oyun oynamana gerek yoktu.
"oradaki sevil değilim desen anlardım" yazısını gördüğümüz gibi koptuk. acaba eksik mi söyledik? daha 200 e ulaşmamıştı. *
bu zat-ı muhteremin ilk ve son mesajı arasında yaklaşık iki haftalık süre var. bu sürede günde ortalama beş defa "ben sevil değilim" dendiyse de anlamamıştır.
zat-ı muhterem, buradaysan ses ver. merak ettim ulaşabildin mi sevil e? geçmiş olsun dileklerini iletebildin mi? *