bugünkü hürriyet gazetesinin web sitesinde yazdığı köşe yazısına sonuna kadar katıldığım gazeteci. insanların siyasi çıkar uğruna kendi ordusunu sistematik bir şekilde yıpratma çalışmalarını açık bir dille yazmış ve uyarmıştır. cidden nedir bu düşmanlık? neden artık insanlar bu kadar hoşgörüsüz ve tahammülsüz? farkettğiniz mi bilemiyorum ama son zamanlarda benim dikkatimi çeken bir şey var. farklı siyasi görüşte olan insanlar artık birbirlerine sanki aynı ülkenin insanı, yurttaşı değilmiş gibi birbirlerine bölücü, irticacı, faşist vb. gözüyle nefretle ve kinle bakıyor. sözlükte bile sıkça karşılaştığımız insafsız ve mantıktan uzak bir sürü söylem ve başlık açılıyor. birilerinin ülkemizdeki siyasi çeşitlilikleri yada ırk farklılıklarını aramıza düşmanca tohumlar ekmesi için kullanmasına izin vermeyelim lütfen.
ŞiMDi yazacaklarım için önce şunun altını çizelim: - Bu ülkenin Anayasal düzenini, demokratik sistemini, laik yapısını yıkmaya kalkışanlar mutlaka cezalandırılmalıdır. Bu geleceğimizin güvencesi için şarttır.
Tamam mı? Tamam...
Şimdi artık cılkı çıkmaya başlayan, hepimizi utandıracak hale gelen bir ayıba dikkat çekelim.
işte açıkça söylüyorum...
Bu Ergenekon soruşturması giderek bir "asker düşmanlığı"na, "orduya karşı bir savaşa" dönüşmektedir. Sızdırılan asılsız haberler, dedikodular, neredeyse bir "sürek avı"na benzedi...
Paranoyanın beslediği bir kirli kuşatma var... Doğrunun yanlışa karıştığı, her şeyin bulandığı bir kuşatma.
Asker mi, üniforma mı? "Mutlaka darbe planlamıştır ya da planlar" gibi bir "hakaret brövesi", her gün o şerefli komutanların, askerlerin göğsüne takılmak istenmektedir...
Bu millet için dağlarda ölümü bekleyen, gecenin karanlığında vurulup düşen erinden komutanına karşı bir ayıp yaşanmaktadır.
Artık iyice anlaşılmıştır ki, onlara "darbeci, bozguncu, gizli iş çeviren, milletine güvenmeyen" bir "psikolojik yafta" takmaya çalışanlar vardır.
Ayıp işte buradadır.
Bakın tekrar söylüyorum. Eğer askerin içinde bir yasadışı organizasyon varsa bulup çıkartılsın ve cezası verilsin...
Bununla ilgili doğru bir haber varsa elbette millet bilsin. Ceza verilsin.
Ama dedikoduyla, yalanla, asılsız haberle, sızdırma, yarım yamalak bilgiyle atılan çamurların, kırılan onurların cezası ne olacak?
Kimsiniz, nesiniz bilmiyorum. Ama yine de soruyorum:
- Bu kadar mı düşmansınız? Bu kadar mı nefret dolusunuz?
Bu iğrenç tezgahı kurup askeri deşmeye, tahrik etmeye çalışanlara ve buna alet olanlara söylüyorum:
- Hayattakileri tanımıyorsanız, bari bu millet için canını veren şehitlerden utanın... Onların analarından, kızlarından, sevgililerinden, eşlerinden utanın...