30 yıllık hayatımın 23. babasız geçireceğim babalar günü.
Bundan 23 sene önce aşık olduğum bir adam, ben ne yaparsam yapayım ne kadar kızdırsam da kızdırayım beni asla terketmeyen ve hiç terketmeyeceğine inandığım bir aşkım vardı. Bazen şimdi bile beni hala terketmediğine, bir yerlerden beni izleyip koruduğuna inandığım bir adam.
20 Haziran 1993 yılı muhtemelen öğlen saat 12 civarında birşeydi. O gün hayatım boyunca unutamayacağım tek gün. Sabah babamın odaya beni uyandırmak için girdiğini farkettim ama öpüp uyandırması için kendimi hiç bozuntuya vermeden uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim, Ama öpmemişti. o sıcacık güvende hissettiren babamın kokusunu o sabah içime çekemeden güne başlamıştım. Annem bir yandan kahvaltı hazırlıyor bir yandan da bana ekmek almam için bağırıyordu. ben tabi o zamanlar miskin, tembel biriyim ve gitmemek için diretiyordum. babam 'hadi ekin ekmek al da gel' deyince ben parayı aldığım gibi koşturdum bakkal hasan amcaya. annem onun sözünü değil de babamın sözünü dinlediğim için bakkaldan dönüşte bana bayağı bir kırılmış ve sinirlenmişti.
bizim evin bahçesinde kocaman bir dut ağacı vardı. babam oraya benim için bir salıncak yapmıştı. kahvaltıdan sonra sallanmak için bahçeye çıktım. babam da o sırada fuat amca ile balık tutmaya gideceği için sepetli motorun sepetini takıyordu. taktıktan sonra içeri elini yıkamaya girdi. geri döndüğünde yanıma gelip kendime bakkaldan abur cubur almam için para vermişti. ben sevincimden salıncaktan inip babamın bacağına sarılıp öpmüştüm. sonra babam beni kucağına alıp sanki birdaha hiç öpemeyeceğini hissetmiş gibi kokulu kokulu öptü.
saat 10:30 gibi sokağa çıkıp mahallede oynayan çocukların yanına gitmiştim. oyuna daldığım zamanda evden annemin çığlığını duymuştum. biraz korku biraz da merakla eve koşmaya başladım. bahçe kapısı açıktı ve kapının önünde tanımadığım iki adam. eve yaklaştıkça annemin ağlayışı benim de canımı acıtmaya başlamıştı. ne olduğunu bilmiyordum ama kötü birşey olduğunu anlamakta zor değildi. annemin yanına gittiğimde artık ben de ağlamaya başlamıştım ama sorsalar neden ağladığımı bilmiyordum. sanki ben hiç orada değilmişim gibi beni görmezden gelip ağlamaya devam ediyordu. ağlarken de birşeyler söylüyor ama ne söylediğini bir türlü anlayamıyordum. o sırada evin kapısından babaannem 'ferit KURBAN OLURUM SANA' diye ağlaya ağlaya girdi içeri. babam, fuat amcayı almaya giderken yolda kamyonun altında kalmıştı. artık babam yoktu. babalar gününde babam bana acı bir süpriz yapmıştı.
Küçük yaşta güçlü olmak zorunda kaldım. Artık beni okula götürecek, bana harçlık verecek, beni sallayacak, benimle oyun oynayacak bir babam olmayacaktı. ama annem vardı. mesela o günden sonra annemin sözünü de dinlemeye başlamıştım. Ekmek almamı istediği zaman lafını ikiletmiyor hatta artık çok daha hızlı koşuyordum bakkal hasan amcaya.
23 senedir yaptığım gibi bu yılda babalar gününde önce babamın ziyaretine gidip geldikten sonra evde, annemin yanında duracağım.
Babalar gününde babamı ziyarete her gittiğimde bir gömlek alırım. Babam en çok gömlek giyinmeyi severmiş. mezar taşını öper gömleği oraya bırakırım. muhtemelen ihtiyacı olan birisi alıp giyiniyordur.
sevgili sözlük; eğer babanız hayatta ise ne olur onun kıymetini bilin, üzmeyin ve sadece yarına özel değil her gününüzü babalar günüymüş gibi geçirin.