imtihan geniş bir yelpazede sürmektedir. Bazen doğrudan kişi imtihana tabi tutulur ve ona göre başına bazı şeyler gelir. Bazen de başkasının imtihanından dolayı o da o imtihanın içinde bir figür olarak yer alır.
- Örneğin, bir adam bir adamı öldürse, buradaki imtihan yalnız katil olan adama yöneliktir. Çünkü öldürülen maktulün imtihanı diye bir şey söz konusu olamaz.
Bunun gibi, küçük yaşta, daha sorumluluk çağına gelmemiş bir kızın tecavüze uğraması onun imtihanı değil, mütecaviz olan o şerefsiz kimsenin imtihanıdır.
- Önemle vurgulanması gereken bir hakikat da şudur ki: hiç bir günah bizzat Allah tarafından imtihana konu edilmez. Çünkü Allah, küfre razı olmadığı gibi, günahların işlenmesine de razı değildir.
“Eğer inkâr edecek olursanız bilin ki Allah sizden müstağnidir, hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, ama kullarının küfre / inkâra sapmalarına razı olmaz.” (Zümer, 39/7)
mealindeki ayet ve benzerlerinde bu gerçeğe işaret edilmiştir.
Peki imtihan nasıl olur?
imtihan iyi insanlarla kötü insanları birbirinden ayırt etmek için yapılır. Bu sebeple, imtihanın eşit şartlarda adil bir şekilde cereyan etmesi için, imtihana tabi tutulan bütün insanlara akıl ve özgür bir irade verilmiştir. Bu özgür iradenin kullanılması insanın kendi sorumluluğundadır. Ancak imtihanın olabilmesi için onun olumlu ve olumsuz yanlarının olması gerekir. Çünkü kazananların yanında kazanmayanlarında olması gerekir. Bunun için Allah, örneğin konumuzda olduğu gibi, insanlarda şehvet duygusunu yaratmış ve onlara “sakın gayr-ı meşru yolda bunu kullanmayın” diye emretmiştir. imtihanın malzemesi: şehvet duygusu ve karşı cinslerin varlığıdır. Gayr-ı meşru bir şekilde bu şehveti tatmin etmek ise, bu imtihanın bir sonucudur.
Bu sebeple, diyebiliriz ki, bir küçük kıza tecavüz etmek imtihan değildir. imtihanın malzemesi olan şehvet duygusunu yanlış kullanan bir kimsenin elde ettiği olumsuz imtihan sonucudur.
- Tabii ki bu konuda erkek için söz konusu olan bu “şehvet imtihanı” olumsuzlukla sonuçlanmış ve o adam imtihanı kaybetmiştir. Ancak, bu imtihanın olumsuz yan etkilerinden o kız çocuk da etkilenmiş olabilir ve hayatında bazı zihinsel sıkıntılar çekebilir. Fakat, o da şunu düşünmelidir ki, rızası dışında başına gelen hiç bir günahtan dolayı kendisi sorumlu değildir. Ve başkasının kaybettiği bu imtihanın yan etkilerinden dolayı kendisine sevaplar yazılır. Belki bu olumsuzluk hayatının geri kalan kısmında daha dikkatli olmasını ve bazı günahlardan daha fazla uzak durmaya gayret etmesini sağlar. Bu da onu “bazı şerlerde hayır var” düsturuna mazhar eder.
- Bu incelikler bilinmediği için -örneğin- küçük bir kıza yapılan tecavüz, o çocuğun bir imtihanı gibi algılama yanlışına düşülmektedir. Bu defa: “Küçük bir çocuğun ne suçu var, ne diye imtihana tutulmuş?” gibi altından çıkılmaz sorulara zemin hazırlanır. Oysa bizim söylediğimiz hakikat anlaşılırsa, bu gibi olumsuz sorular zihnimizde yer etmez, olanlar da gider.